Bizler; devletin güvenlik güçlerince gözaltına alınarak kaybedilenlerin, katledilenlerin aileleri ve insan hakları savunucuları olarak “Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası” nedeniyle buradayız.
Devletin güvenlik güçleri tarafından işlenen insanlık suçlarındaki cezasızlığa dikkat çekmek için buradayız.
Devletin güvenlik güçleri tarafından organize edilmiş insanlık suçlarının tarafsız, adil bir biçimde soruşturulması ve yargılanması, davaların hakkaniyete uygun bir şekilde sonuçlandırılması talebimizi dillendirmek için buradayız.
Güvenlik güçlerinin ağır insanlık suçlarıyla itham edildikleri durumlarda, sanıkların korunması, mağdurların iddialarının çürütülmesi yönündeki idari ve adli uygulamaların adeta norm haline gelmiş olmasına itiraz etmek için buradayız.
Yüzlerce insanın gözaltında kaybedilmesinden ve binlerce insanın infaz edilmesinden sorumlu olan kamu görevlilerinin yargı önüne çıkarılmalarını ve evrensel hukuka uygun yargılanmalarını neredeyse imkansız kılan egemen zihniyeti protesto etmek için buradayız.
Yüzlerce insan gözaltında kaybedildiği halde kayıp iddiaları ile ilgili yürütülen yalnızca 3 dava bulunmaktadır. Bu davaların ikisinde ağır insanlık suçlarıyla itham edilen kamu görevlileri tutuksuz yargılanmakta ve emekli olmayanlar kamu görevlerine devam etmektedirler. Mahkemeler, kamu görevlileri hakkında isnat edilen ağır suçlamalara rağmen yargılamalara insanlığa karşı suç kapsamında değil, sıradan bir ceza davası olarak yaklaşmaktadır.
Bunlardan biri halen Ankara Jandarma Bölge Komutanı olan Tuğgeneral Musa Çitil’in yargılandığı davadır:
Musa Çitil’in, 1992-1994 yılları arasında İlçe Jandarma Komutanı olarak görev yaptığı Mardin/ Derik’te güvenlik güçleri tarafından çok sayıda gözaltında kaybetme, yargısız infaz, işkence ve tecavüz suçu işlendi.
Çitil’in tecavüz ve işkence davalarındaki sorumluluğu nedeniyle Türkiye AİHM’de iki kez mahkum oldu. Ama iç hukukta suç duyurularının çoğu takipsizlik kararı ya da valiliğin izin vermemesi nedeniyle yargıya taşınamadı. Yargıya taşınanlar ise her seferinde beraatle sonuçlandı.
Son olarak İHD Mardin Şubesi’nin yoğun çabası sonucu 2012 yılında Çitil hakkında Derik İlçe Jandarma Komutanı iken “13 sivil insanı gözaltına alarak keyfi ve kısa yoldan infaz ettiği” iddiasıyla kamu davası açıldı.
Davanın açılması kaçınılmaz olunca Adalet Bakanlığı devreye girdi ve keyfi bir biçimde davanın Mardin’e yüzlerce kilometre uzaktaki Çorum’a naklini sağladı. Hakkında 13 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Çitil, tutusuz yargılandığı 3 duruşmaya da katılmadı.
Bu durum ağır insanlık suçlarından sanık devlet görevlilerinin etkili ve adil bir şekilde yargılanmayacağı, sanıkların korunmaya devam edileceği kaygılarımızı güçlendirmektedir.
Gözaltında kaybetme, katletme, işkence, tecavüz insanlık suçudur. Bu suçlardan sanık olan kamu personelinin hala görevinin başında olması insanlık suçlarının meşrulaştırılması sonucunu doğurmaktadır!
Tuğgeneral Musa Çitil derhal görevden alınsın, tutuklu yargılansın!
Kayıplarımızın sorumlularını koruyan cezasızlık geleneğine son verilerek cezai ve idari yaptırımlar başlatılsın!
Yaygın insan hakları ihlallerine sebep olan veya bunlara göz yuman kamu görevlileri işlerinden uzaklaştırılsın ve bir daha kamusal görevlerde bulunmalarını engelleyici düzenlemeler yapılsın!
Gözaltında kaybetme suçundan sorumlu olduğu düşünülen şahısların aftan yararlanmalarını tamamen yasaklayacak düzenlemeler derhal hayata geçirilsin!
Cezai yargılamalar gözaltında kaybetme gerçeğinin tüm boyutları ile açığa çıkması için yeterli değildir. Gözaltında kayıpları araştırmak ve incelemek üzere özel bir yasa ile kalıcı ve bağımsız bir komisyon kurulsun.
Bu taleplerimiz bizim insanlık hakkımızdır.
Taleplerimizi yerine getirmek devleti yönetenlerin görevidir.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon