Maraş Katliamını Hatırlamak Değil; Gizlemek Suçtur!

19 Aralık 2014

Maraş Katliamının üzerinden 36 yıl geçti. 19 Aralık 1978’de başlayıp, 26 Aralık 1978’de biten Maraş Katliamında resmi açıklamalara göre 111 kişi öldürüldü, binin üzerinde insan yaralandı, 552 ev yakılarak tahrip edildi, 289 işyeri yağmalandı. Katliamın bitmesi ile birlikte aynı gün 26 Aralık 1978’de 13 ilde sıkıyönetim ilan edildi.

Maraş katliamının yıldönümünde katliamda yaşamını yitiren yurttaşları anmak amacıyla Maraş’taki sivil toplum örgütleri ve Alevi derneklerinin düzenlemek istedikleri etkinlikler bundan önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da Maraş Valiliği tarafından güvenlik gerekçesiyle yasaklanmıştır. 

Sıklıkla darbelere ve geçmişte yaşanmış katliamlara atıfta bulunarak; darbelere karşı olduğunu ifade eden hükümetin; 12 Eylül askeri darbesinin zeminini hazırlamak için Maraş’ta gerçekleştirilen bu katliamın sorumlularının bulunarak yargılanmalarını talep eden etkinlikleri yasaklaması, hükümetin söylediklerinde samimi olmadığını göstermektedir.

Bir kez daha hükümete hatırlatmak isteriz ki; barış ve çözüm sürecinin başarıya ulaşmasının yolu geçmişle yüzleşmeden geçmektedir. Geçmişte yaşanan soykırımlar, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları aydınlanmadan ve bu suçlar nedeni ile resmi özür dilenmeden toplumsal barışın kurulması mümkün gözükmemektedir. Bu nedenledir ki, Maraş katliamı aydınlatılmalı, Alevilerden özür dilenmeli, sorumluları yargı önünde hesap vermelidir.

Maraş Valiliğinin etkinlikleri yasaklaması ve kente giriş çıkışları engelleme kararı, hükümetin Maraş katliamını gerçekleştiren darbeci zihniyetle ve geçmişle yüzleşmeden ne kadar uzak olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Aynı zamanda bu karar, hükümetin “Alevi Açılımı”  adı altında yürüttüğü çalışmanın da bir oyalama sürecine dönüştüğünün kanıtı olmuştur.

Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası hukuksal mevzuatta ve insan hakları belgelerinde demokratik yaşamın vazgeçilmez bir parçası olan toplantı ve gösteri yapma hakkı fütursuzca defaten gasp edilmekte ve çokça bahsi edilen “kamu düzeni” bizzat devlet tarafından ihlal edilmektedir.

Hükümet derhal kente giriş çıkışı ve demokratik barışçıl gösteri yapma hakkını gasp eden bu yasakçı kararı geri çekmelidir. Ayrıca Maraş’ta ırkçı söylemlerle çağrılar yaparak; yapılmak istenen demokratik barışçıl gösteriyi baskılamaya çalışan gruplar tespit edilerek gerekli yasal önlemler alınmalı, Maraş’ta nefret söyleminin kullanılması engellenmelidir.

Maraş Katliamının yıldönümü vesilesi ile siyasal iktidara bir kez daha sesleniyoruz. Hakikat ve adalet için mutlaka bir komisyon kurulmalı ve böylece dünyada onlarca ülkede yapıldığı gibi Türkiye’de de gerçekler halka açıklanmalıdır. İnsan hakları savunucuları olarak ceza adaleti istiyoruz. İşlenen insanlığa karşı suçlar başta olmak üzere tüm suçlar ile ilgili yaşayan faillerin yargı önüne çıkarılmasını ve hesap sorulmasını istiyoruz. Bütün bu suçlardan sorumlu olan devletin özür dileme ve gerçeği açığa çıkarma sorumluluğu olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın