EMHRN:Mayıs-Temmuz 2013 Döneminde Türkiye’deki Protesto Hareketi ve Bu Protestoların Bastırılmasına İlişkin Heyet Raporu

GİRİŞ

İstanbul’daki Taksim Gezi Parkı’nın çok daha ötesine geçerek Türkiye’nin büyük kentlerinin çoğuna ulaşan Türkiye’deki ‘Gezi Parkı’ olayları 2013 yılı Haziran ayı – süresince tüm dünyada haber başlıklarında önemli bir yer tuttu. Bu olaylar siyasi katılımın farklı biçimler alabileceğine ilişkin yeni kazanılmış bir farkındalığın işareti olarak Türkiye’de milyonlarca insan için oldukça önemliydi. Bu siyasi katılım biçimleri doğrudan-sokaklarda bir araya gelmeye dayanan-katılım, temel özgürlükler ve demokratik ilkeleri savunarak mobilize olmayı da içeriyordu.

Bu protesto hareketi mevcut- ve aslında gelecekteki herhangi bir- hükümet içinde şeffaflıktan yoksun, diyaloğa yer vermeyen, çoğulcu ve katılımcı demokrasi ilkelerinin artık kabul edilmediğini açık bir şekilde gösterdi. Toplum hükümetin insanların yaşamına doğrudan müdahalesine, zorla dayatılan şehir planlamacılığı, ahlak ve kabul edilebilir yaşam biçimleri konusunda yapılan buyurgan açıklamalara ve aynı görüşte olmayanlara karşı baskı ve saygısızlığa dayanan otokratik bir yönetime müsamaha etmeyeceğini gösterdi. “Gezi” olayları halkın ifade ve toplantı özgürlüğü, yaşam hakkı ve işkenceye uğramama halkı gibi temel hakların ihlal edildiğinin şiddetli bir biçimde farkında olduğunu ve buna öfke duyduğunu da gösterdi.

Son olarak bu olaylar, dünyanın konsolide demokrasilerinin pek çoğunda olduğu gibi, vatandaşların karar alma süreçlerinde seçimlerin ötesinde bir katılım dilediklerini ve formel ya da enformel doğrudan katılımın yeni yollarını giderek artan bir biçimde inşa etmekte olduklarını gösterdi. İstanbul ve Ankara’da aylardır süren park toplantıları, farklı sosyal, kültürel ve siyasi arka plandan vatandaşların tartışmak ve çözümler bulma girişiminde bulunmak üzere bir araya geldiği bu yeni siyasi katılımın daha yatay biçimin iyi örnekleriydi.

Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Ağı (EMHRN), 2013 yılı Temmuz ayı başında Türkiye’ye bir ziyarette bulundu ve bu olaylar hakkında bilgi edinmek üzere çok sayıda tarafla görüştü. Bu araştırma esnasında özellikle toplantı özgürlüğü, yaşam hakkı, işkence ve kötü muameleye uğramama, özgürlük hakkı ve ifade özgürlüğünü etkileyen, ciddi insan hakları ihlallerine ilişkin çok sayıda şikâyet alındı. İlerleyen sayfalar öncelikle ilgili iç hukukun uluslararası insan hakları standartları temelinde bir değerlendirmesini de içeren, önemli bulgularımızı sergilemektedir. 

 Tamamını okumak için tıklayınız.

Clik here to read the English version

Bir cevap yazın