Mayınsız bir Türkiye istiyoruz!

Değerli Basın mensupları,

2 Kasım 2003 tarihinde Şırnak ili Uludere ilçesi Andaç köyünde buldukları havan topu mermisiyle oyun oynamaya çalışan 11 çocuktan 4'ü yaşamını yitirmiş 7'si yaralanmıştır. Sahipsiz patlayıcı maddelerle oyun oynarken yitirilen ilk yaşamlar değildir; Sevim, Songül, Zahir ve Welat Ölmez.

BM Mayın İzleme Komitesi; dünyanın 70 ülkesinde milyonlarca kara mayını yerleştirilmiş olduğunu ve bunların neden olduğu patlamalarda her yıl çoğu çocuk 10.000 kişinin yaraladığı yada öldüğünü ve mayın kazalarının çoğunlukla savaş ve iç çatışmaların sona ermesinden sonra gerçekleştiğini rapor etmektedir.

Ülkemizde yaşanan 15 yıllık çatışma ortamında çok sayıda sivil yerleşim yeri ve çevresinin mayınlı veya çatışma artığı patlayıcılarla çevrelenmiş olduğu yaşanan olayların ortaya çıkardığı bir gerçekliktir.

Çatışma ortamının birincil mağduru çocuklar toprak altındaki ölüm makinelerinin de mağduru oluyorlar. Son 12 yılda tespit edilebilen rakamlara göre 2000'i aşkın yurttaşımız mayın ve sahipsiz patlayıcıların patlaması olaylarında yaralanmış ya da yaşamlarını yitirmiştir.

Kara mayınlarının üretilmesi ve kullanılmasını yasaklayan Ottowa Sözleşmesini imzalayan Türkiye yeni ölüm ve yaralanmaların engellenebilmesi için vakit geçirmeden mayınlı alanları kamuoyuna açıklamalı ve bu alanlara sivilleri uyarıcı levhalar koymalıdır.

Mayın kazalarında yaralananların tüm tedavileri devletçe karşılanmalı ve zararları tazmin edilmelidir. Zorunlu göç mağdurları topraklarına geri döndürülmeden önce bu alanlar mutlaka mayınlardan temizlenmelidir.

Ottowa Sözleşmesinin mayın üretimini yasaklayan ve kim tarafından yerleştirilmiş olursa olsun mayınlı alanların temizlenmesini gerektiren hükümlerini zaman geçirmeden uygulanmalıdır.

Andaç köyündeki patlamadan bir gün sonra sonra Devlet Bakanı Abdüllatif Şener Ş.Urfa'da yaptığı açıklamada 30 bin 600 hektarlık alanın mayınlardan temizlenerek tarıma kazandırılacağını açıklamıştır Ancak öncelikli olarak mayınlardan arındırılması gereken sivil yerleşim yerleri çevresindeki alanların durumu hakkında bugüne kadar resmi bir açıklama yapılmamıştır.

Andaç köyünde yaşanan olayda devletin sergilediği sorumluluğu başka güçlere atma tavrı devletin sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Ayrıca olayın bir psikolojik savaş aracı olarak kullanılmaya çalışılması da esef vericidir. Topraklarını mayınlardan ve sahipsiz patlayıcı maddelerden temizlemeyen devletler yurttaşlarının yaşam haklarını ihlal etmektedir.

Bütün devlet organlarını mayınsız bir Türkiye için göreve davet ediyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın