TUNCELİ İLİ MAZGİRT İLÇESİ KOYUNUŞAĞI KÖYÜ, GÖLEK MEZRASI’NDAN SEYDALİ TAYDAŞ VE AĞABEYİ HIDIR TAYDAŞ’IN JANDARMA ÖZEL HAREKAT TİMİ’NCE TARANDIĞI VE NETİCETEN HIDIR TAYDAŞ’IN
AĞIR OLARAK YARALANDIĞI İDDİASINA İLİŞKİN
ARAŞTIRMA-İNCELEME RAPORU
Seydali Taydaş 05.09.2007 tarihinde İnsan Hakları Derneği Tunceli Temsilciliği’ne başvurarak, özetle:” 03.09.2007 tarihinde Tunceli ili Mazgirt ilçesi Koyunuşağı köyüne bağlı Gölek Mezrası’nda bulunan evlerinden ağabeyi Hıdır Taydaş ile birlikte çıkarak aynı mezrada bulunan ve evlerine takriben 300-400 metre mesafede bulunan akrabaları Mahmut Bulut’un evlerine ziyaret amacıyla gittiklerini, takriben 10 dakika oturduktan sonra evlerine geri dönmek üzere oradan ayrıldıklarını, evlerine gitmek için evlerine doğru yürümeye başladıklarını, üzerlerinde beyaz tişört, ayaklarında terlik ve ellerinde el feneri olduğu halde ve yine sokak lambası ile aydınlatılan köy yolu üzerinde yürüdükleri halde o sırada etrafta gizlenmiş bulunan Jandarma Özel Harekat Timi’nce takriben akşam saat 19.30 sıralarında kendilerine hiçbir uyarı yapılmaksızın doğrudan, duraksamaksızın, hedef gözetilmeksizin ateş edilmeye başlandığını, ateş üzerine kendisi ve ağabeyinin bağırarak “köylüyüz sıkmayın, bu köyde oturuyoruz” diye bağırdıklarını ve isimlerini uzaktan duyulabilecek şekilde bağırarak söylediklerini, fakat buna rağmen kendilerine ateş edilmeye devam edildiğini, tüm bağrışmalarına rağmen takriben yedi dakika boyunca üzerlerine doğru aralıksız olarak ateş edilmeye devam edildiğini, bilahare J.Ö.H. timinin kendisine ve ağabeyine doğru yaklaşmaya başladığını, bu sırada da ateş etmeye devam ettiklerini, kendisinin yine yüksek sesle bağırarak “biz köylüyüz,sıkmayın” dediğini, bunun üzerine ateşin kesildiğini, tam bu sırada dönüp ağabeyine baktığında ağabeyinin vurulmuş olduğunu ve bayıldığını gördüğünü, kendisine doğru yaklaşmakta olan J.Ö.H. timine bağırarak “ne yaptınız, ağabeyimi vurdunuz “ diye bağırdığını,bunun üzerine J.Ö.H. timinden birinin “nabzına baksana salak” diye karşılık verdiğini,olay sonrası J.Ö.H timine “madem şüphelendiniz “dur” ihtarı çekseydiniz” dediğini,karşılık olarak timden birinin “sizi terörist sandık,ondan ateş ettik” dediğini,neticeten abisi Hıdır Taydaş’ın askeri helikopterle Elazığ Asker Hastanesi’ne kaldırıldığını,ağabeyinin vücuduna giren mermi çekirdeklerinin bazısının burada çıkarıldığını,ağabeyinin daha sonra Fırat Üniversitesi Fırat Tıp Merkezi’ne kaldırıldığını, halihazırda ağabeyinin durumunun ağır olması sebebiyle yoğun bakım ünitesinde tutulduğunu,kendisinin ve ağabeyinin canına açıkça kastedildiğini, olay sonrası bazı askeri kişilerin yakın akrabası B. B. aracılığı ile kendisine haber göndererek, olaydan ötürü davacı olunmamasını aksi takdirde bazı olumsuz durumlarla karşılaşacaklarını (haklarında bazı isnadlarla içeri alınacakları v.d.) belirttiklerini…” ifade ederek yardım talep etmiştir.
AMAÇ
Yapılan başvuru üzerine, iddia edilen durumu tahkik etmek, mağdur, varsa tanıklar ile görüşmek, olay yerinde incelemelerde bulunmak, araştırma ve incelemeler ile elde edilen bilgiler ışığında rapor hazırlamak, raporu ilgili ve yetkili kurum ve makamlara göndererek maddi gerçeğin açığa çıkarılmasına katkıda bulunmak, kamuoyunun gerçek bilgiye ulaşmasını sağlamak, başta yaşam hakkı olmak üzere hukuksal güvence altına alınan insan hak ve özgürlüklerinin korunmasına katkıda bulunmak amacıyla bir insan hakları heyeti oluşturulmuştur.
HEYETİN OLUŞUMU
İnsan Hakları Heyeti;
Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, İnsan Hakları Derneği Tunceli Temsilcisi Av.Barış Yıldırım, Tunceli Barosu Başkanı Av. Özgür Ulaş Kaplan ve Mazgirt İl Genel Meclisi Üyesi Salih Gündoğan’dan teşekkül etmiştir.
Heyet 14.09.2007 tarihinde sabah saatlerinde iki araç ile Mazgirt İlçesi, Koyunuşağı Köyü, Gölek Mezra’na gitmiş ve burada olayın mağduru/tanığı Seydali Taydaş ile ve yine Gölek Mezrası’ndan Ali Düzgün, Şahhaydar Taydaş, Mahmut Bulut ve Güllü Bulut ile yüz yüze görüşmüştür.
Olay anında Mahmut Bulut’un evinde bulunan ve fakat heyetin mezraya gittiği 14.09.2007 tarihinde mezrada bulunmayan mezra sakinlerinden Mazlum Doğan ile İ.H.D Tunceli Temsilcisi Av.Barış Yıldırım 06.09.2007 tarihinde Mazgirt ilçesinde görüşme yaptığından bu görüşme de rapora alınmıştır.
YAPILAN GÖRÜŞMELER
Mağdur/tanık ve diğer kişilerle yapılan görüşmeler:
Olayın mağduru/tanığı Seydali Taydaş ile 14.09.2007 tarihinde Gölek Mezrası’nda yapılan görüşme içeriği “olay” kısmında arz edilen içerikteki gibidir.
Gölek mezrası’ndan Ali Düzgün ile 14.09.2007 tarihinde Gölek Mezrası’nda yapılan görüşmede Ali Düzgün özetle: “Olay tarihinde akşam takriben saat 19.30 sıralarında yoğun silah atışı yapılmaya başlandığını, korktuğu için evinden dışarı çıkamadığını ancak sabah hava aydınlandığında olay hakkında bilgi sahibi olduğunu” beyan etmiştir.
Gölek mezrası’ndan Seydali Taydaş ve Hıdır Taydaş’ın babaları Şahhaydar Taydaş ile 14.09.2007 tarihinde Gölek Mezrası’nda yapılan görüşmede Şahhaydar Taydaş özetle :“Çocukları olan Seydali ve Hıdır Taydaş’ın olay günü akşam saatlerinde, dayıları Mahmut Bulut’un evine gitmek üzere evden ayrıldıklarını ve kısa bir süre sonra takriben saat 19.30 sıralarında yoğun bir atışın başladığını ve aynı anda havaya aydınlatma mermisi atıldığını ve kendisinin evin önüne çıkarak bağırmaya başladığını, müteakiben korkusundan evine geri döndüğünü, çocuklarının akşam eve dönmediğini, ancak sabah saatlerinde olaydan haberdar olduğunu, Cumhuriyet Savcısının 13.09.2007 tarihinde Jandarma ile birlikte mezraya geldiğini” beyan etmiştir.
Gölek mezrası’ndan Mahmut Bulut ile 14.09.2007 tarihinde Gölek Mezrası’nda yapılan görüşmede Mahmut Bulut özetle: ”Saat 19.30 sıralarında Seydali Taydaş ve Hıdır Taydaş’ın evlerine geldiklerini ve kısa bir süre oturduktan sonra ellerinde bulunan el fenerini yakıp çıktıklarını, 1-2 dakika sonra silahların patladığını, bunun üzerine içeri kaçtıklarını silah sesinden önce herhangi bir ses duymadıklarını, kendi evi ve civarına da yoğun mermiler isabet ettiğini, ailece büyük bir tehlike atlattıklarını, mermi çekirdeklerinin duvarları delerek özellikle mutfak kısmında bulunan ev eşyalarını da tahrip ettiğini, olayda şans eseri can kaybı meydana gelmediğini” beyan etmiştir.
Gölek mezrası’ndan Güllü Bulut ile 14.09.2007 tarihinde Gölek Mezrası’nda yapılan görüşmede Güllü Bulut özetle: ”Kendisinin Mahmut Bulut’un oğlu ile evli olduğunu ve Mahmut Bulut ile aynı evde kaldıklarını, babasının da 1994 yılında mezralarına gelen bir askeri birlik tarafından yoğun şekilde dövülerek gözaltına alındığını ve gözaltındayken öldüğünü” beyan etmiş ve Mahmut Bulut’un anlatımlarına benzer anlatımlarda bulunmuştur.
Mezrada yapılan görüşmeler sonrası saat 17.00 civarında heyet kendi arasında yaptığı müzakerede, İnsan Hakları Derneği Tunceli Temsilcisi Av.Barış Yıldırım tarafından 06.09.2007 tarihinde Mazgirt Kaymakamlığı ve Mazgirt Cumhuriyet Savcılığı ile görüşme yapılmış olmasından ötürü resmi mercilerle yeniden görüşme yapmanın gereksiz olacağı kanaatine varmıştır. Ayrıca heyet Fırat Üniversitesi Araştırma hastanesi’nde tedavi gören Hıdır Taydaş ile, İnsan Hakları Derneği Tunceli Temcisi Av.Barış Yıldırım’ın görüşmesine karar vermiştir.
Yine İ.H.D. Tunceli Temsilcisi Av.Barış Yıldırım tarafından resmi mercilerle yapılan görüşmelere raporda yer verilmesi kararlaştırılmıştır.
İnsan Hakları Derneği Tunceli Temsilcisi Av.Barış Yıldırım tarafından yapılan resmi görüşmeler ve diğer görüşmeler
Mazgirt Cumhuriyet Savcısı İbrahim Tokalı ile 06.09.2007 tarihinde makamında yapılan görüşmede özetle: “olay hakkında soruşturma başlattıklarını, kolluk görevlileri (JANDARMA) tarafından olaya dair olarak düzenlenmesi gereken adli evrakın henüz savcılığa ulaşmadığını, olay mahalline henüz gitmediğini, olayı çok yönlü olarak araştırdıklarını…” beyan etmiştir.
Mazgirt Kaymakamı Salih Gelgeç ile 06.09.2007 tarihinde makamında yapılan görüşmede özetle: “olay hakkında kendilerinin idari bir soruşturma başlatmadıklarını, jandarma görevlilerinin iyi niyetli davranarak olay sonrası yaralıyı derhal helikopterle askeri hastaneye kaldırdığını, yaşanan olayın üzücü olduğunu, devletin her türlü faaliyetinin hukuka uygun olması gerektiğini, olayın gelişim şekli hakkında detaylı bilgisi olmadığını şimdi sadece yaralının tedavisi ile ilgilenilmesi gerektiğini, zarar gören şahısların isterlerse 5233 sayılı yasa uyarınca tazminat istemi ile Zarar Tespit Komisyonu’na başvuru yapılabileceklerini” beyan etmiştir.
İnsan Hakları Derneği Tunceli Temsilcisi Av.Barış Yıldırım tarafından Gölek Mezrası sakinlerinden Mazlum Doğan ile 06.09.2007 tarihinde Mazgirt İlçesi’nde yapılan görüşmede Mazlum Doğan özetle: “Seydali Taydaş ve Hıdır Taydaş’ın akşam saatlerinde kendisinin de orada bulunduğu sırada Mahmut Bulut’un evine geldiklerini ve kısa bir süre durup gittiklerini onlar çıktığında kendisinin Mahmut Bulut’un evinin önünde bulunduğunu, Seydali ve Hıdır Taydaş’ın evin 15-20 metre ötesine vardıklarında yoğun bir atışın başladığını mermilerin kendisinin de o an önünde durduğu Mahmut Bulut’a ait eve ve kendi civarına da isabet ettiğini, atış öncesi her hangi bir uyarı yapıldığını duymadığını, kendisini hemen yere attığını, atış anı sonrası ve devamında bağrışmalar duyduğunu, aradan zaman geçtikten sonra silah sesi kesildiğinde ve jandarmalar şahısların yanına geldiklerinde kendisinin de o tarafa gitmek istediğini, bunu yüksek sesle bağırarak jandarma timine ilettiğini, önce izin verilmediğini, ısrar üzerine yaralı Hıdır Taydaş’ın yanına gittiğini, Hıdır Taydaş’ın yanına gittiğinde kendisinin kanlar içinde yerde yattığını gördüğünü, bir süre sonra yaralının askeri helikopterle hastaneye kaldırıldığını, kendisinin de olay nedeniyle yaşamsal bir tehlike atlattığını” beyan etmiştir.
İ.H.D Tunceli Temsilcisi Av.Barış Yıldırım, Fırat Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören Hıdır Taydaş ile görüşmek için 19.09.2007 tarihinde bahsi geçen hastaneye gitmiştir.
Fırat Üniversitesi, Araştırma Hastanesi Kalp-Damar Cerrahisi bölümünde tedavi gören Hıdır Taydaş ile 19.09.2007 tarihinde yapılan görüşmede Hıdır Taydaş özetle :“Kendisinin İzmir ilinde oturduğunu ve emekli işçi olduğunu, bu sene ailesini ziyaret etmek için köyüne geldiğini, olay günü akşam saatlerinde kardeşi Seydali Taydaş ile birlikte dayıları Mahmut Bulut’un evine gittiklerini, bir süre oturduktan sonra ellerinde el feneri olduğu halde evden ayrıldıklarını, evden takriben 20 metre uzaklaştıktan sonra kendilerine hiçbir uyarı yapılmadan ateş edilmeye başlandığını, yoğun ateş sırasında sol bacağına, sol omzuna ve sağ bacağına birçok merminin isabet ettiğini… sağ bacağının kesilme riski olduğunu… “ beyan etmiştir.
Burada yapılan gözlemde Hıdır Taydaş’ın sağlık durumunun çok kötü olduğu, konuşmakta güçlük çektiği anlaşılmıştır.
Müteakiben Hıdır Taydaş’ı tedavi eden doktorlarla görüşülmüş ve Hıdır Taydaş’ın bacağının kesilmesi riskinin bulunduğunu tedavisinin daha ileri bir hastanede yapılması gerektiği tarafımıza iletilmiştir.
Müteakiben tarafımızca aile ile birlikte yapılan girişimler sonucu Hıdır Taydaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılmıştır.
HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER
Heyetimiz,14.09.2007 tarihinde gittiği Mazgirt İlçesi, Koyunuşağı Köyü, Gölek Mezrası’nda ve olay yerinde tespitlerde bulunmuştur.
Yapılan tespitler:
Gölek Mezrası, Tunceli-Mazgirt ilçesi ile Elazığ-Karakoçan ilçesi sınırında bulunmaktadır,
Mahmut Bulut’un evinin önünde bir sokak lambası bulunmaktadır,
Seydali Taydaş ile Hıdır Taydaş’ın tarandığı nokta, Mahmut Bulut’un evine takriben 20 metre uzaklıktadır. (Seydali Taydaş tarafından gösterilen bu noktada kurumuş kan mevcuttu.)
Jandarma Özel Harekat Timi’nin mevzilendiği iddia edildiği yer olay anında Seydali Taydaş ile Hıdır Taydaş’ın yürümekte oldukları yolun hemen üst tarafında çok yakın bir noktadadır.
Mezra sakinleri tarafından olay anında Jandarma Özel Harekat Timi’nin mevzilendiği nokta olarak belirtilen yerde yapılan incelemede boş konserve kutularının varlığı tespit edilmiştir. Olay yerinde bir kısım boş kovanının bulunduğu tespit edilmiştir.
Mahmut Bulut’un evi ve müştemilatında (çatı, duvarlar, ekmek ve yemek yapmak için düzenlenmiş eklentiler v.s.) onlarca mermi giriş deliği saptanmıştır.
Olayda çelik çekirdekli mermi kullanıldığına dair emareler vardır. Zira Mahmut Bulut’un evinin dış cephesine isabet eden bir mermi evin duvarını delerek içerideki duvara saplanmıştır. Ev sakinleri tarafından gösterilen bu çekirdek incelendiğinde “çelik çekirdek” olduğu ve deforme olmadığı görülmüştür.
Olayın meydana gelmesinden uzun denilebilecek bir süre sonra Cumhuriyet Savcısı olay yerine gitmiş olmasına rağmen, mermi çekirdekleri, boş kovanlar v.s. gibi bir kısım delilin olay yerinde bulunduğu görülmüştür.
Olay sebebiyle yürütülen hazırlık soruşturması kapsamında “gizlilik kararı” alındığı tesbit edilmiştir.
AYDINLATILMASI GEREKEN NOKTALAR
İddia olunan atış yeri ile Seydali Taydaş ve Hıdır Taydaş’ın bulunduğu nokta arasında çok az bir mesafe olmasına rağmen, bu mesafeden şahısların kim oldukları; olayın meydana geldiği yer, zaman, mağdurların giyim şekli v.s. gibi sebeplerle anlaşılabilecekken güvenlik görevlilerinin ateş etmesinin gerekçesi nedir?
Jandarma Özel Harekat Timi hiçbir uyarıda bulunmadan mı ateş etti?
Soruşturmanın selameti için olaya karışan tim mensupları açığa alındı mı?
Cumhuriyet Savcısı olay yerine neden olaydan takriben on gün sonra gitti?
Cumhuriyet Savcısı, heyetimizin olay yerine gittiği tarihten bir gün önce olay yerine gitmiş olmasına rağmen, olay yerinde bulunan mermi çekirdeği, boş kovan gibi deliller eksiksiz olarak neden muhafaza altına alınmamıştır?
Olay sonrasında Seydali Taydaş’ın J.Ö.H timine “madem şüphelendiniz “dur” ihtarı çekseydiniz” konuşmasına J.Ö.H timinin “sizi terörist sandık, ondan ateş ettik” biçiminde karşılık mı verdi?
KANAAT ve SONUÇ
Heyetimiz, beyanlar ışığında;
2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun “Silah Kullanma Yetkisi” kenar başlıklı 11. maddesi’ne ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun “Askerlerin Silah Kullanma Yetkileri” kenar başlıklı 87. maddesinde “silah kullanılmasını gerektiren haller: kanunlarda belirtilen silah kullanma derecesine riayet edilerek, silah kullanılması için başkaca bir çare kalmaması veya zaruret olması gerektiği, gerekli uyarmanın yapılarak silah kullanılacağının ihtar edilmesi gerektiği, önce havaya ihtar ateşi yapılacağı, sonra ayağa doğru ateş edileceği, mukavemet veya taarruza veyahut tehlikeli bir tehdide varan mukavemet hali devam ederse, hedef gözetilmeksizin ateş edileceği, ateş etmenin son çare olduğu,” belirtilmesine rağmen, silah kullanmanın yasal koşulları oluşmadığı halde hiçbir uyarı yapılmaksızın Seydali Taydaş ve Hıdır Taydaş’a ateş edildiği,
Meydana gelen olayın şüphelilerinin özel eğitimli J.Ö.H. timleri olması, ihtarda bulunulmadan doğrudan, duraksamaksızın, hedef gözetilmeksizin Seydali Taydaş ve Hıdır Taydaş’a ateş edilmesi, olayın yaşandığı yer, tarih-saat, kullanılan silahların cins ve özellikleri, ateş edilme miktarı, ateş süresi, Hıdır Taydaş’ın birden çok mermi ile yaralanması hususları birlikte değerlendirildiğinde Jandarma Özel Harekat Timi’nin açık öldürme saiki ile mağdurlara ateş ettiği,
Koyunuşağı köyü Gölek mezrasında bulunan Mahmut Bulut’a ait eve ve civarına da mermi isabet etmesi sebebiyle mezra sakinlerinin “yaşam hakkı”nın da ciddi bir şekilde tehlikeye atıldığı kanaatine varmıştır.
Sonuç
İnsan hak ve özgürlüklerinin en önemlisi kuşkusuz “yaşam hakkı”dır. Ve bu hak “dokunulamaz” ,“devredilemez”, “vazgeçilemez” haklardandır. Bu hak Anayasa’nın 17. maddesinde, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 3. maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinde, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 6. maddesinde teminat altına alınmıştır.
Yaşam hakkına yönelik bu ve benzeri hak ihlallerinin önüne geçilmesinin en önemli yollarından biri, etkili soruşturma ile şüphelilerin açığa çıkarılmasının ve cezalandırılmalarının sağlanması olduğu gerçeği yadsınamaz.
Kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin korunmasından hukuksal zorunluluklar gereğince asli olarak sorumlu bulunan kolluk görevlilerinin hak ihlallerine sebebiyet vermesi bireylerde korku ve endişeye sebebiyet vermektedir/verecektir. Bu durum tarafımızca da kaygı ile karşılanmaktadır.
Yaşam hakkının somut tehdit altında bulunması diğer hak ve özgürlüklere yönelik ihlallerin de meydana gelebileceği endişesini ciddi olarak doğurmaktadır.
Anayasa’nın 2. maddesi’nde vurgulanan “Demokratik-hukuk devleti” aynı zamanda “kişilerin temel hak ve hürriyetlerinin” güvence altında olduğu bir devlet modelini ifade eder.
Kişilerin temel hak ve hürriyetlerinin güvence altına alınabilmesi için yasal düzenlemelerin tek başına yeterli olmadığını, devletin kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak için gerekli siyasal, adli, idari önlemleri almakla da yükümlü olduğunu bir kez daha belirtme gereği duymaktayız. İnsan Hakları savunucuları ve kurumları olarak bu olaya ve insan hakları ihlallerine karşı olan duyarlılığımızı koruyacağız, aynı zamanda bu olayın hukuki sürecinin takipçisi olacağız.
Saygılarımızla.
Şerafettin Halis Tunceli Milletvekili |
Av. Barış Yıldırım İ.H.D. Tunceli Temsilcisi |
Av. Özgür Ulaş Kaplan Tunceli Barosu Başkanı |
Salih Gündoğan Tunceli İl Genel Meclis Üyesi |