19-20 ARALIK 2006 TARİHLERİNDE MERSİN ÜNİVERSİTESİNDE MEYDANA GELEN ÖĞRENCİ OLAYLARINA İLİŞKİN
ARAŞTIRMA-İNCELEME RAPORU
19-20 Aralık 2006 tarihlerinde Mersin Üniversitesinde olaylar meydana gelmiş, bu olaylarda 8’i öğrenci olmak üzere onlarca kişi yaralanmış, 2’ si çocuk olmak üzere 67 kişi göz altına alınmış, olaylarla ilgili 13 kişi tutuklanmıştı. İHD Mersin şubemize yapılan yazılı Vatit Abi, Telli Çiçek, Av. Ali Bozan ve 12 kişinin başvurusu üzerine, şube başkanı Celal Sonuvar ve YK üyesi Av. Abdulselam Duran belirtilen tarihlerde olay mahalline giderek gözlemlerde bulunmuş, olayların daha da büyümemesi için girişimlerde bulunmuştur.
AMAÇ
Bu olayların gözlemine dayalı İHD Mersin Şubesinin ön raporu Merkez Yönetim Kurulumuzda değerlendirilmiştir. Meydana gelen bu olayların daha kapsamlı bir şekilde araştırılması gerektiği kanaatine varan İHD Merkez Yönetim Kurulumuz, Mersin iline giderek resmi yetkililer, sivil toplum örgüt temsilcileri, mağdurlar, mağdurların aileleri, varsa görgü tanıkları ile görüşmek, araştırma ve incelemeler ile elde edilen bilgiler ışığında rapor hazırlamak, raporu ilgili ve yetkili kurum ve makamlara göndermek, kamuoyunun bilgilendirilmesi, çeşitli ulusal ve uluslararası mevzuatlarda güvence altına alınan hakların korunmasına katkıda bulunmak, olayların fail/ler hakkında gerekli soruşturmanın başlatılmasını talep etmek amacıyla Merkez Yönetim Kurulu üyelerinden oluşan bir İnsan Hakları Heyetin oluşturulmasını kararlaştırmıştır.
İHD Genel Merkezi, heyet adına 25.12.2006 tarih ve 201/2006/27-257 sayılı yazı ile 26.12.2006 günü için Mersin Valiliği, Mersin C.Başsavcılığı ve Mersin Üniversitesi Rektörlüğünden randevu talebinde bulunmuştur.
HEYETİN OLUŞUMU
İnsan Hakları Heyeti;
İHD Genel Sekreter Yardımcısı Sevim Salihoğlu, İHD MYK üyesi ve Doğu,Güneydoğu Bölge Temsilcisi Mihdi Perinçek, İHD MYK üyesi veAkdeniz Bölge Temsilcisi Beyhan Günyeli Karadeniz ile İHD MYK üyesi Ali Dinsever’den oluşmuştur.
Heyet 26.12.2006 günü Mersin İline gitmiş, Mersin Vali Yardımcısı Ahmet Büyükçelik, C.Başsavcısı Cemil Kuyu, Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süha Aydın, Mersin Barosu Başkanı İsa Gök, İHD Mersin Şube Başkanı Celal Sonuvar, YK üyesi A. Abdulselam Duran, Av. Bedri Kuran, Av.Dicle Yiğit, Av.Ali Bozan ve mağdurlardan İlknur Çiçek, Meryem Özdemir, Bahdiyar Erol, Ahmet Cebba, Nejla Baksi, Müslüm Tekinalp İle görüşmüş, görgü ve beyanlarını almıştır.
HEYETİN RESMİ YETKİLİLER İLE YAPTIĞI GÖRÜŞMELER
Ahmet BÜYÜKÇELİK-Mersin Vali Yardımcısı
26.12.2006 günü saat 11.00 de Vali Yardımcısı Ahmet Büyükçelik ile makam odasında yapılan görüşmede, “ Çok fazla ayrıntıya giremiyorum, çünkü, olay adliyeye intikal etmiştir. Gözaltılar var, tutuklamanın olup olmadığını bilmiyorum, tedbir olarak önleyici kolluk görevimizi yaparız, olayın şu andaki safhası adlidir” biçiminde beyanda bulunmuştur.
Heyetin; “Polis, 19 ve 20 Aralık 2006 tarihlerinde mülki idare amirinin emri veya Üniversite rektörlüğünün talebi üzerine mi üniversite kampüsünün içine girdi? Yoksa keyfiyeten mi girdi?” ile “bir haber ajansı muhabiri Telli Çiçek darp edilmiştir, bunun ile ilgili bir işlem tesis edilmiş midir? Olaylar ile ilgili idari bir soruşturma yapıldı mı? Yapılıyor mu?” sorularına, Vali yardımcısı; “ bu konuları araştıracağız” biçiminde beyanda bulunmuştur.
Cemil KUYU-Mersin C.Başsavcısı
26.12.2006 günü saat 11.30 da Mersin C.Başsavcısı Cemil kuyu ile makam odasında yapılan görüşmede, “Yasa gereği yapılan soruşturma ile ilgili bir şeyler söyleyemiyorum, bir savcı arkadaşımızı görevlendirmiş bulunuyoruz, soruşturma adaletli bir şekilde yapılıyor, birilerin kayırılması gibi bir durum ve yaklaşımımız yoktur, gözaltı ve tutuklamalar 20 Aralık 2006 günü meydana gelen olaylar nedeniyle olmuştur, ayın 19’da meydana gelen olaylar ile ilgili savcılığımıza Emniyet Müdürlüğünden veya vatandaşlardan doğru bilgi ve başvuru gelmemiştir, vatandaşların böylesi talepleri varsa hemen bize intikal ettirsinler, onları da soruşturma kapsamına alacağız, heyet olarak sizinde ulaştığı bilgiler varsa onları da değerlendireceğiz, söylediğiniz gibi raporunuz bize ulaşırsa onu da dosya kapsamına alacağız, her kese ve her kesime aynı düzeyde yaklaşıyoruz,” biçiminde beyanda bulunmuştur.
Süha AYDIN-Mersin Üniversitesi Rektörü
26.12.2006 günü saat 16.15 te Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süha Tanık ile yapılan görüşmede, “ Üniversitemiz mağdur olmuştur, bazı öğrencilerimiz öğreniminden geri kalmıştır, bu öğrencilerimizin eğitim hakkı ihlal edilmiştir, üniversite yönetimi olarak olaya bütünlüklü bakıyoruz, yalnızca bir taraftan olaya bakmıyoruz, disiplinlik bir olay varsa disiplin mekanizmasını işleteceğiz, öğrencilerimizi haksız bir biçimde mağdur etmeyi düşünmüyoruz, disiplin mekanizmasını işletirken ille de ceza vereceğiz diye bakmıyoruz, idari soruşturma başlatmış bulunuyoruz, olası olayları önlemek için 19 ve 20 Aralık 2006 tarihlerinde güvenlik güçlerinden yardım talep ettik, güvenlik güçleri çağrımız üzerine üniversite kampüsüne girmiştir, bazı dönemlerde bilinen bazı kişilerin üniversitemize girişini engelliyoruz, kampüsümüz geniş bir alanı kaplamaktadır zabıtai tedbirlerle duvarlardan yasaların suç saydığı aletlerin girişini önlememiz mümkün değil, ayrıca inşaat alanından da malzeme alınması kolaydır, niyeti iyi olmayan kişiler isterlerse bunları mutlaka edinir, üniversite güvenlik birimince tespit edilen bazı kişileri emniyet müdürlüğüne bildirdik, televizyon da yayınlanan görüntülerde gördüğüm ve elinde bıçak olan kişi-öğrenci ile ‘taksi şoförü’ olarak iddia edilen kişiyi de emniyet müdürlüğüne bildirdik, üniversitemizde sükunet içinde bir eğitim için yönetim olarak çaba içindeyiz, çabamızı sürdüreceğiz, bütün öğrencilerimizin olabildiğince zamanında mezun edip hayata atılmalarını sağlamaya çalışacağız, bunun için sivil toplumunda bize yardımcı olması lazım ve istiyoruz, İHD’nin bu girişimi önemlidir, kim hangi hukukla bu katkıyı sağlayabiliyorsa sağlamalıdır, “ biçiminde beyanda bulundu.
HEYETİN YAPTIĞI DİĞER GÖRÜŞMELER
İsa GÖK-Mersin Barosu Başkanı
26.12.2006 günü saat 10.00 da Mersin Barosu Başkanı Av. İsa Gök ile yapılan görüşmede,”avukat arkadaşlarımızın baromuza ilettiği bilgilere göre yaşanan gelişmeleri paylaşacağım, polisin üniversite içine girmesini doğru bulmuyorum, tek yönlü yaklaşım var, ülkücüler korunuyor, devrimci-demokrat öğrenciler takip edilmektedir, okulda büyük bir maddi zarar olmuştur, devrimci-demokrat öğrencilerin içinde de bazılarının hareketli olduğunu düşünüyorum, ayrıca zincir ve bıçaklar ile dışardan gelen bazı kişilerin varlığı da doğrudur, 2’si çocuk olmak üzere 67 kişi göz altına alındı, bunlardan 12 tanesi tutuklandı, hukuki yardıma ihtiyacı olan herkse yardımda bulunduk, üniversite yönetimi bu olayları önlemede birinci derecede sorumludur, olay kamuoyuna saptırılarak yansıtılıyor, bu olayları Kürt öğrenciler çıkarıyor yaygarası yalandır, kendilerine ülkücü diyenlerin diğerlerine yönelmesi var, Mersin özgün bir yerdir ve toplumu germeye çalışan küçük bir örgütlenme var, gözaltına alınan ve tutuklananlar hepsi sol görüşlü olanlardır, emniyet müdürlüğü fezlekeleri temel alınırsa- iyi ki adliye çok itibar etmiyor- herkes ağırlıklı olarak çok büyük cezalar alabilir, gözaltına alma sırasında öğrenciler resmi-sivil polisler tarafından darp edilmişler, gözaltı işlemi sonrası işkenceye dair müvekkillerimizden beyan almadık.” biçiminde beyanda bulunmuştur.
Celal SONUVAR-İHD Mersin Şube Başkanı
İHD Mersin Şube Başkanı ile yapılan görüşmede, “ Mersin Üniversitesinde yaklaşık üç hafta önce de bazı öğrenciler saç, kılık kıyafetleri ileri sürülerek darp edilmişlerdi, 19 Aralık 2006 günü saat 14.00 dolaylarında DTP il başkanı Av. Ali Bozan şubemizi arayarak Mersin Üniversitesi kampus girişinde bir hareketliliğin olduğuna dair telefon aldıklarını söyleyerek İHD’den yardım talep edildiğini belirtti, YK üyemiz Av. Abdulselam Duran’ı da aradım ve motosikletimle olay yerine intikal ettim, oraya gittiğimde Av.A.selam Duran, Av.Bedri Kuran, Av. Dicle Yiğit ve Av.Serhat Ölmez’in de az önce oraya varmış olduğunu öğrendim, kampus girişinin sağ tarafında 35-40 kişilik bir grubun ‘Ya Allah bismillah allahu ekber, kahrolsun pkk’ biçiminde slogan atıyorlardı, kampus girişinde ise emniyet müdürlüğü çevik kuvvet müdürlüğüne bağlı resmi ve sivil yaklaşık yüz polis bulunuyordu, içerde olan bazı öğrencilerin aileleri de dışarıda duruyordu, gazeteci Telli Çiçek az önce slogan atan grup tarafından tartaklanmış, olay yerine vardığım da hala yerde yatıyordu, polis ne aileleri nede bizleri içeri alıyordu, polis slogan atan grup ile aramızda bir hat oluşturdu, ailelerle yaptığımız görüşmede içerde bir grup öğrencinin olduğunu, dışarı çıkamadıklarını, çıkarlarsa çatışmanın yaşanacağını söylediler, polis yetkililerinden içerde bulunan öğrencilerin güvenliği sağlanarak dışarı çıkarılmasını talep ettik, gözlemci heyet olarak ısrarımız üzerine polis slogan atan grubu uzaklaştırdı, içerdeki öğrenciler kampus kapısına toplu olarak geldiler, basına kısa bir açıklamada bulundular, kendileri tarafından temin edilen 3 servis aracına binerek üniversiteden ayrıldılar, araçla İHD mersin şubesine giderlerken motosikletim ile eşlik ettim, şube binamız da basın açıklaması yapıp dağıldılar, 20 Aralık 2006 günü saat 12.30 dolaylarında Mersin SES ve Halk Evleri başkanları şubemize gelerek üniversitede olayların meydana geldiğini söyleyerek beraber gitmemizi istediler, ben Mersin’de bulunan STÖ yöneticileri ile toplantı yapacağımızı, vali ve rektörden randevu talep edeceğimizi söyleyerek şube yöneticisi avukat arkadaşlarımızı oraya göndereceğimizi söyledim, olaylardan sonra saat 14.30 dolaylarında olay yeri olan Mersin üniversitesinin kampus girişine gittim, bazı avukatlarda gelmişti, aldığımız bilgi polisin yapılan basın açıklamasına müdahalesi ile olayların meydana geldiği biçimde oldu, kapıda bulunan kişiler bize Tüm Bel-Sen’den bir yönetici ile SES Şube başkanı Yılmaz’ın içerde olduğunu söylediler, başta üniversite güvenlik görevlileri içeri girmemize izin vermediler, İHD şube başkanı olduğumu diğer arkadaşlarında avukat olduğunu söyledikten sonra içeri girdik, kapıdan 100-150 m ilerlemiştik ki, karşıdan 30-40 kişilik bir grubun sivil-resmi giyimli polis korumasında çıkış kapısına doğru gelişini gördük, bize yaklaştıklarında dün kapıda slogan atan grup olduğunu gördük, daha önce kampuse giren SES şube başkanı Yılmaz’ı cep telefonu ile aradık, o da bize olayların bittiğini, tüm öğrencilerin göz altına alındığını söyledi, geri döndük, polis müdahalesi sırasında yaralanan bazı öğrenciler Tıp Fakültesi hastanesine götürülmüştü, Av. Ali Bozan ve Av.Bedri Kuran ile birlikte hastaneye gittik, yaralılar Mürsel Yılmaz, Baran Korkmaz ve Bahdiyar Erol’du, bir tanesi kafasına aldığı cop darbesi ile yaralanmıştı, yaşanan olaylar üzerine Mersinde bulunan 28 kurum temsilcileri olarak saat 18.30'da bir toplantı yaptık, olayların büyümeden önlenmesi ve bir daha böylesi olayların meydana gelmemesi için vali ve rektörlük ile görüşme kararı aldık, randevu talebinde bulunduk, iki kuruma yönelik bu talebimizi 21 Aralık günü yineledik, ne yazık ki 25 Aralık akşamına kadar talebimize yanıt verilmedi.,
Abdulselam DURAN-İHD Mersin Şube YK Üyesi
İHD Mersin Şube YK Üyesi Av.Abdulselam Duran ile yapılan görüşmede,” “ 19 Aralık 2006 günü saat 14.00 dolaylarında DTP il başkanı Av. Ali Bozan şubemizi ve beni arayarak Mersin Üniversitesi kampus girişinde bir hareketliliğin olduğunu belirterek kurum olarak İHD’den ve bir hukukçu olmamdan kaynaklı yardım talep etti, şube başkanımız Celal Sonuvar’da beni aramıştı, olaylardan haberdar olan Av.Bedri Kuran, Av. Dicle Yiğit ve Av.Serhat Ölmez ile birlikte olay yerine gittik, kampus girişinin sağ tarafında ‘Ya Allah bismillah allahu ekber’- ‘kahrolsun pkk’ biçiminde slogan atan 30-40 kişilik bir grup duruyordu, , kampus girişinde 100 kişilik emniyet müdürlüğü çevik kuvvet müdürlüğüne bağlı resmi ve sivil polis bulunuyordu, bazı öğrencilerin aileleri de dışarıda duruyordu, gazeteci Telli Çiçek az önce slogan atan grup tarafından tartaklanmış, olay yerine vardığımız da hala yerde yatıyordu, polis ne aileleri nede bizleri içeri alıyordu, polis slogan atan grup ile aramızda bir hat oluşturdu, ailelerle yaptığımız görüşmede içerde bir grup öğrencinin olduğunu, dışarı çıkamadıklarını, çıkarlarsa çatışmanın meydana geleceğini söylediler, polis yetkililerinden içerde bulunan öğrencilerin güvenliği sağlanarak dışarı çıkarılmasını talep ettik, hukukçu ve gözlemci heyet olarak ısrarımız üzerine polis slogan atan grubu uzaklaştırdı, içerdeki bulunan yaklaşık 150 öğrenci kampus kapısına toplu olarak geldiler, basına kısa bir açıklamada bulundular, kendileri tarafından temin edilen 3 servis aracına binerek üniversiteden ayrıldılar, araçla İHD mersin şubesine giderlerken özel aracımızla eşlik ettik, şube de basın açıklaması yapıp dağıldılar, “ biçiminde beyanda bulunmuştur.
Bedri KURAN
Av. Bedri Kuran ile yapılan görüşmede, “ 19 Aralık günü ben de olay yerin gitmiştim, Av. A.Selam Duran’ın anlatımlarını beraber yaşadık, ayrıca 20 Aralık 2006 günü olaylardan sonra saat 14.30 dolaylarında olay yeri olan Mersin üniversitesinin kampus girişine gittik, aldığımız bilgi polisin yapılan basın açıklamasına müdahalesi ile olayların meydana geldiği biçimde oldu, kapıda bulunan kişiler bize Tüm Bel-Sen’den bir yönetici ile SES Şube başkanı Yılmaz’ın içerde olduğunu söylediler, başta üniversite güvenlik görevlileri içeri girmemize izin vermediler, avukat olduğumuzu söyledikten sonra içeri girdik, kapıdan 100-150 m ilerlemiştik ki, karşıdan 30-40 kişilik bir grubun sivil-resmi giyimli polis korumasında çıkış kapısına doğru gelişini gördük, bize yaklaştıklarında dün kapıda slogan atan grup olduğunu gördük, daha önce kampuse giren SES şube başkanı Yılmaz’ı cep telefonu ile aradık, o da bize olayların bittiğini, tüm öğrencilerin göz altına alındığını söyledi, geri döndük, polis müdahalesi sırasında yaralanan bazı öğrenciler Tıp Fakültesi hastanesine götürülmüştü, Av. Ali Bozan ve Celal Sonuvar ile birlikte hastaneye gittik, yaralılar Mürsel Yılmaz, Baran Korkmaz ve Bahdiyar Erol’du, bir tanesi kafasına aldığı cop darbesi ile yaralanmıştı, gözaltına alınan öğrencilerin adli tabiplikteki gözaltı muayenesine avukat olarak hazır bulunmak üzere saat 17.30 dolaylarında adli tabipliğe gittiğimizde muayene odasında resmi giyimli ve sivil polislerin olduğunu, bu ortamda muayenelerin yapıldığını gördük, bu duruma itiraz ettik, hastane yetkili doktoru H.C. Kurtoğlu polisin bulunduğu ortamda muayenenin doğru olduğunu söyleyerek işlemleri devam ettirdi,” biçiminde beyanda bulunmuştur.
Dicle YİĞİT
Av.Dicle Yiğit ile yapılan görüşmede, “19 Aralık ve 20 Aralık 2006 tarihlerinde Mersin Üniversitesinde meydana gelen olaylar nedeniyle olay yerine giden İHD gözlem heyeti ve avukatlar grubunda yer aldım. Av. A.Selam Duran ve Av. Bedri Kuran’ın beyanlarındaki görgülere bende sahibim, 20 Aralık 2006 günü olaydan sonra Av. Ali Bozan, Av.Serhat ölmez, Av.Işıl Akan, Av.Cüneyt Durnaoğlu ile birlikte saat 18.30 dolaylarında Emniyet Müdürlüğüne gittik, bize gözaltıların Güvenlik şubesinde olduğunu söylediler, ancak işlemlerinin bitmediğini bu nedenle görüştürmeyeceklerini ifade ettiler, bir kısım gözaltıların Güneykent polis karakolunda olduklarını belirtiler, kolluk ifadelerinde avukat olarak bulunmak için oraya gittik, iki kişinin ifadesinde hazır bulunduk, daha sonra engel çıkardılar, şüphelilerin beyanlarından sonra bizlerin ifadelerde hazır bulunup bulunamayacağımızı söylediler, daha sonra CMK dan avukat talep edildi, biz de Emn. Müdürlüğündeki gözaltıların ifadelerinde hazır bulunduk, gözaltındaki şüpheliler beton zeminde yattıkları, 5-6 kişiye bir battaniye verildiğini söylediler” biçiminde beyanda bulunmuştur.
Ali BOZAN
Av. Ali Bozan ile yapılan görüşmede,” 19 ve 20 Aralık 2006 tarihlerinde yaşanan olaylar nedeniyle Mersin Üniversitesi kampusüne giden heyet ve avukatlar içinde yer aldım, Av. A.Selam Duran ve Av. Dicle Yiğit’ın beyanlarındaki görgülere bende sahibim 19 Aralık günü öğlen saatlerinde beni üniversitede okuyan bir öğrenci telefonla aradı ve okulda gerginliğin olduğunu söyledi, ben de İHD, bazı sivil toplum örgüt yöneticilerini ve tanıdığım bazı avukat arkadaşları aradım, arkasından bazı il ve ilçe yöneticilerimiz ile birlikte gittik, giriş kapısına vardığımızda üniversite kampusünden polis korumasında bir grup dışarı çıktı, bu gruba karşı korumasız kalmıştık, bu arada çiftlik köyünden gelen bir grup insan bu gruba katıldı, kapının yaklaşık 10 m gerisinde bulunan gazeteci Telli Çiçek resmi giyimli, sivil polisler ile üniversite güvenlik elemanlarının gözleri önünde bu grubun saldırına maruz kaldı, tartaklandı, görevliler bu saldırıya karşı tedbir almadığı gibi saldırıya da müdahale etmedi,” biçiminde beyanda bulunmuştur.
İlknur ÇİÇEK (1982)
İlknur Çiçek ile yapılan görüşmede, “ Mersin üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih bölümü 4. sınıf öğrencisiyim, 19 Aralık 2006 günü saat 11.00 dolaylarında Meslek Yüksek Okulu içinde çoğunluğu öğrenci olamayan, ellerinde zincir, bıçak olan kişilerin toplandığını, 2 solcu öğrencinin dövüldüğünü duyduk, çevik kuvvete bağlı resmi kıyafetli polisler ile sivil polisler onları korumaya alarak dışarı çıkardılar, yaşananları protesto etmek için 20 Aralık 2006 günü saat 12.00’de öğrenciler olarak Meslek Yüksek Okulu önünde bir basın açıklaması yapılacaktı, polisler buna engel oldu, bunun için yüksek okula yakın olan yol üzerinde basın açıklaması yapıldı, engellemenin nedeni konusunda tartışma yapılırken polis saldırdı, joplarla vurmaya, gaz bombası atmaya başladılar, bizlerde kaçışmaya başladık, polisler kovaladı, bende fakülte binasına girdim, polisin kovalamacası devam etti, bazı arkadaşlarla birlikte okulun üst katındaki öğretim görevlisinin odasına girdik, pencereden gelişmeleri seyrediyorduk, o sırada okulda ders işleniyordu, resmi giyimli birkaç polis ile sivil bir polis fakültemizin kapı dahil bazı camlarını kırdı, bu polisleri görürsem en azından saçaları dökülmüş-kel olanı teşhis edebilirim, çünkü o polis bütün gün oradaydı, beni ve arkadaşlarımı o gün fakülteyi terk etmeyen öğretim görevlisinin yanında döverek göz altına aldılar ve arabaya götürünceye kadar dövdüler, gözaltı işlemi için adli tabipliğe götürüldüm, doktor darba maruz kaldığımı verdiği raporda belirtti, Emniyet Müdürlüğünde yer kalmadığı gerekçesiyle birkaç arkadaş ile birlikte Soğuksu polis karakoluna götürüldüm, ailemize telefon etmemize izin vermediler, bazı kağıtları imzalattılar ancak bu kağıtların neye ait tutanaklar olduğunu bilmiyorum, 22 Aralık günü C.Başsavcılığına çıkarıldım, C.Savcılığından serbest bırakıldım, gözaltında iken avukat ile görüşme yaptım, gözaltında fiziki işkenceye maruz kalmadım, okul binasındaki tahribat polisin saldırısından sonra meydana geldi,” biçiminde beyanda bulunmuştur.
Meryem ÖZDEMİR
Meryem Özdemir ile yapılan görüşmede, “Mersin üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümü 4. sınıf öğrencisiyim. 19 Aralık 2006 tarihinden önce yapılan bir saldırıyı kınamak için 19 aralık günü bir bildiri dağıtıldı. Meslek Yüksek Okulunda bildiri dağıtılırken 20-25 kişilik ‘ülkücü’ grubu saldırdı, Ahmet Cebba adlı arkadaşımızı yakalayıp darp ettiler, 20 Aralık günü bu saldırıyı protesto etmek amacıyla bir basın açıklaması yapılacaktı, kampus içindeki Cumhuriyet alanından Meslek okuluna kadar yürüyüş yapacak, orada açıklama yapacaktık, yürüyüşümüz engellendi, bizde yol üzerinde oturma eylemi yapmak istedik, açıklamamız okundu, o sırada polis müdahale etti, polis bizi vadi denilen bölüme doğru kovalarken, sivil polislerde yukarıdan bize taş atıyordu, Fen-Edebiyat Fakültesine doğru koşmaya başladık, arkamızdan gaz bombası atılıyordu, Baran Bozkurt ve Mürsel Yıldız adlı arkadaşlarımız yaralandı, bu fakülteyi geçtikten sonra beni ve Orhan Atıcı isimli arkadaşı gözaltına aldılar, 3 polis bizi yere yatırıp jop ile vurdular, tekme tokadın yanı sıra saçımı çeken polis bana o….. diye küfür etti, ellerimizi kelepçeledi, oradaki bayan polis kolumu sıktı, amiri engelledi, bu bayan polisi görürsem tanırım, sol kol ve sağ bacağımda morluklar oluştu, Soğuksu Karakoluna götürüldüm, hastaneye götürülürken lavabo ihtiyacımı tuvaletin kapısını açık bırakarak izin verdikleri için ihtiyacımı gideremedim, 22 Aralık günü C.Savcılığından serbest bırakıldım, okul camlarını polislerin kırdığını gördüm,” biçiminde beyanda bulundu.
Bahdiyar EROL (1985)
Bahtiyar Erol ile yapılan görüşmede, “ Ben Mersin Üniversitesi Bilgisayar Müh. 4. sınıf öğrencisiyim. Yaklaşık üç hafta önce okul dışından gelen satırlı-bıçaklı ve yaşları oldukça büyük olan bir grup arkadaşlarımızla oturduğumuz açık alanda saldırdılar, bu olayı protesto etmek için 19 Aralık günü bildiri dağıttığımız sırada içlerinde öğrenci olmayan bir grup bildiri dağıtan sol görüşlü öğrenci arkadaşlara saldırılmış yaralanmalarına neden olmuşlardı, 20 Aralık günü bir gün önce meydana gelen olayı protesto etmek için bir basın açıklaması yapılacaktı, basın açıklaması bitimiyle birlikte polisler saldırdı, kafama 8-10 jop aldım, polis bazı kişileri hedefleyerek saldırıyordu, gördüğünüz gibi gözlerimde morluklar, kafamda 12 dikiş var, gaz bombası ile yaralananlar var, Emniyet müdürlüğüne götürülürken özellikle bayan arkadaşlarımıza hakaret ediliyordu, psikolojik işkenceye maruz kaldım, polisler bize hitaben 15-20 gün rapor alabileceklerini ve bununla birlikte tazminat hak ettiklerini ifade ediyorlardı.” biçiminde beyanda bulunmuştur.
Ahmet CEBBA (1986)
Ahmet Cebba ile yapılan görüşmede, “Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi 2. sınıf öğrencisiyim, 19 Aralık 2006 tarihinde kütüphaneye giderken protesto bildirisini dağıtan arkadaşlara saldıran 10-15 kişilik grup daha sonra da bana saldırdılar, kafamı tekmelediler, yaralandım, bana saldıranları şikayet etmek üzere karakola gittim, polisler ifademi aldıktan sonra beni Tıp Fakültesi Hastanesine götürdüler, darp edildiğime dair rapor verildi.” biçiminde beyanda bulunmuştur
Nejla BAKSİ
Nejla Baksi ile tapılan görüşmede, “Mersin Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu Ebelik bölümü öğrencisiyim, arkadaşlarımdan 19.12.2006 tarihinde okulda bazı olayların meydana geldiğini ve yaşanan olaylara ilişkin 20.12.2006 günü basın açıklamasını yapılacağını duydum, bende basın açıklamasına katılmak üzere Çiftlik köy kampusüne gittim, saat 13.00 dolaylarında içeriye girdiğimde kampusün içersinde Cumhuriyet meydanı diye anılan alanın civarında panzerler, çevik kuvvet ekipleri ve sivil polisler vardı, Rektörlük binasının önünde bekleyen sivil polis ekipleri rektörlüğün önünden geçmemizi engellediler, bunun üzerine binanın arkasından çarşı denilen bölgeden alana geçtim, alana vardığımda 60-70 kişi civarında toplanmıştı, benim alana varmam ile birlikte yürüyüş başlamıştı, bu arada üniversitenin içinden başka öğrencilerde katıldı, yaklaşık 300 öğrenci olmuştu, cumhuriyet alanından yüksek okula doğru yürüyüşümüz devam etti, daha sonra öndeki öğrenci arkadaşlara hitaben bir açıklama yaptı, ben en arkada olduğum için ne konuşulduğunu duyamadım, öndekiler oturunca bende oturdum 15-20 dakika bekletildik, geri dönmek üzere yürüyüşe başladığımız sırada polis müdahale etti, polisin müdahalesi üzerine sağa sola kaçışmalar oldu, bende vadi diye tabir edilen bölgeye kaçtım, bu sırada bir çukura düştüm, kaçan öğrencilerden biri de üzerime düştü, ayağı burkulanlar oldu, ben de ayakkabımı düşürdüm, polis üzerimize taş ve benzeri cisimler atıyorlardı, vadiye indikten sonra Cumhurriyet alanına dönerken gaz bombaları atıldı, kendimi korumak için kantine geçtim, ilk etapta bizi içeriye alıp kapıyı kilitlediler, yaklaşık on kişiydik, aramızda kafasından yaralanan bir öğrenci vardı, gaz bombasıyla etkilenenler vardı, yaralı öğrenci de bizimle birlikte kantine girmek istedi, ama kantin görevlisi başımı belaya sokmayın diyerek onu içeri almadı, kantinde iken dışarıda olup bitenleri seyrediyorduk, polis öğrencilere coplar ile saldırıyordu, gaz bombaları atılıyordu, bu arada bir grup çevik kuvvet ekibi kantine doğru gelince kantin görevlileri bizi dışarı çıkardı, dışarı çıkarılınca polisler bize doğru yöneldi bende yalın ayak kaçtım, iki bayan sivil polis yakaladı ve diğer polislere teslim etti, polis otosuna bindirildik, daha sonra otobüse bindirilmek üzere indirildik, cep telefonu ve kimliğim alındığında sözlü hakaretlere maruz kaldım, Kahraman adında kaburgası kırılan bir öğrencinin hastaneye götürülmesi ısrarımıza rağmen götürülmedi, kampus içinde yaklaşık saat 16.00’ya kadar bekletildik, daha sonra hastaneye götürüldük, hastanede şikayetini dile getiren öğrencilere joplar ile saldırılmaya çalışılıyordu, bir aile bana orada bir ayakkabı verdi, bu arada polisler ayakkabın nerede diyerek olaylara karıştığımı söylüyorlardı, oradan emniyete götürüldük, hakaretler devam etti, hatta bayanlara sarkıntılık dahi yapıldı,” biçiminde beyanda bulunmuştur.
Müslüm Tekinalp
Müslüm Tekinalp ile yapılan görüşmede, “ Mersin üniversitesi öğrencisiyim, dönemin başından itibaren 15 kişilik ülkücü grup yurtta kalan öğrencileri taciz etmeye başladılar, özellikle Kürt kökenli öğrencilere yönelik tahrik ve tacizi tırmandırdılar, bu giderek sol görüşlü herkesi kapsamaya başladı, bizi saldırının merkezine koyarak ve bizim üzerimizden tüm solcu gençleri de hedeflerine koydular, bu olaylar sivil polisin desteğinde okula yansıtılmaya başlandı, önce öğrencilerin kılık kıyafetleri bahane edildi, saldırıldı, yaklaşık 3 hafta önce sacı uzun, küpeli erkek öğrenciler, daha sonra eteği kısa olan kız öğrenciler saldırıya uğradı, küfür ve hakaretler tahammül edilmez hale geldi, biz de bunun önüne geçmek için dayanışma içine girdik, bunun için bir bildiri dağıttık, kendimizi korumaya yönelik dayanışmamızı güçlendirmeye çalıştık, bildiri dağıttığımız gün ülkücülerin saldırısına uğradık, daha sonra sivil polislerin desteğinde okuldan çıkarıldılar, sivil polis ve çevik kuvvete bağlı polislerin gözü önünde toplu taşıma aracından iki arkadaşımız indirilip dövüldü, dövülenler hastaneye kaldırıldılar, ayın on dokuzunda ülkücülerin bize saldıracağını duyduk, bizde kendimizi korumak için toplandık, okuldan tanıdığımız dört ülkücü içimize girmeye çalıştı, tahrik ederek dağıtmak istediler, bu olmayınca Uğur Cingöz adındaki öğrenci yanındaki diğer üç kişi ile birlikte bana saldırdılar, o sıra fen-edebiyatın arkasındaki arkadaşlar yardımıma koştular, Uğur’un yanındakiler kaçtı, bende Uğur’un elindeki komando bıçağını aldım, Bozan Bozkurt ve Burkay Savaşçı ile birlikte onun arkadaşlarımızdan dayak yemesini önledik ve üzerindeki kimliği aldık, onu deşifre etmek için kimliğini basına gösterdik, ardından onu bıçağı ile birlikte polise teslim ettik, saat 12.00-13.00 arasında yapmayı planladığımız basın açıklaması için Cumhuriyet meydanında toplanmaya başladık, bu arada yüksek okulda bir araya gelen ülkücülerin çıkarılmasını polisten istedik, polis bize saldırdı, gaz bombası attı, bu saldırı sırasında bir sürü arkadaşımız yaralandı, polis bizi kovaladı, fen-edebiyata girerek cam ve bilgisayarları kırdılar, panoları kırarak ‘bunları sizden tahsil edeceğiz’ diye bağırıyorlardı, ‘bu camların hepsi canınıza batacak’ diyorlardı, polislerden sakınırken arkadaşlarımız il birlikte gözaltına alındık, polis ‘uğur’un elinden bıçağı alan sen misin’ diyerek beni dövmeye başladı, yerde sürüklendim, polis otosun atıldım, bu esnada hocalarımız olanları seyrediyordu, gözaltı yerine kadar darp ve şiddet devam etti, gözaltı süresince hakaret, tahrik ve taciz devam etti, doktora çıkarıldık, doktor gerekli muayeneyi yapmadı, vücudumdaki çiziklere önemli değil diyerek alay ediyordu, rektörün gelişi ile bu olaylara start verildi,” biçiminde beyanda bulunmuştur.
Telli ÇİÇEK’in 21.12.2006 tarihinde İHD Mersin Şubesine yaptığı yazılı başvuruda, “ Ben Dicle haber ajansı muhabiriyim, 19 Aralık 2006 günü Mersin Üniversitesinde gelişen olayları görüntülemek üzerine kampus girişine gittim, çekim yaparken kapıda biriken grubun saldırına uğradım ve darp edildim, saldırı sırasında çevik kuvvete bağlı resmi giyimli polisler ile bazı sivil polisler oradaydı ve bu saldırıyı engellemek için gerekli çabayı göstermediler, ayrıca, 20 Aralık 2006 tarihinde öğrencilerin saat 12.00 de kampus içinde yaptığı basın açıklamasını gazeteci olarak izlemem Üniversite kapısında görev yapan polisler tarafından engellendi, yerel ve ulusal basının tüm muhabirlerine izin verilirken ben engellendim,” biçiminde beyanda bulunmuştur.
HEYETİN YAPTIĞI TESPİTLER
Heyetimiz;
1- 20 Aralık 2006 yapılan basın açıklaması eyleminde 2’si çocuk olmak üzere 67 kişinin gözaltına alındığını, bunlardan 13 kişinin tutuklandığını,
2- Gözaltına alınma işlemi sırasında öğrencilerin darp ve cebire maruz kaldıklarını ve bu durumu aldıkları tıbbi raporlarla kanıtladıkları,
3-Gözaltına alınan öğrencilerden bazılarının sınavlarına katılamadığını tespit etmiştir.
AYDINLATILMASI GEREKEN NOKTALAR
1-19 Aralık 2006 tarihinde saldırıya uğrayan öğrencilerden Ahmet Cebba’nın polis karakoluna şikayette bulunmasına ve darp edildiğine dair raporu olmasına rağmen saldırganlar hakkında niçin yasal işlemlere başlanmamıştır ? Mersin Cumhuriyet Başsavcı’sı heyetimize bu olayların kendilerine yansıtılmadığı beyan etmiştir. Bu durum Ahmet Cebba’nın şikayetini alan ve kendisini adli tabipliğe sevk eden polis karakolunun görevini yapmamasından mı kaynaklanmaktadır?
2- Saldırıya uğrayan öğrencilerden Müslüm Tekinalp’in raporumuza yansıyan beyanlarında bahsi geçen ve öğrenciler tarafından elindeki bıçakla birlikte polise teslim edildiği belirtilen Uğur Cingöz adlı öğrenci; üniversite içine bıçaklı olarak nasıl girebilmektedir? bu kişi hakkında herhangi bir soruşma yapılmış mıdır?
3-20 Aralık 2006 günü üniversitedeki saldırıları kınamak için yapılan basın açıklamasına gaz bombası ile müdahale etme ve katılımcıları gözaltına alma emrini kim verdi?
4- Öğrencilerin ve Avukatların iddialarına göre adli tabiplikteki muayene esnasında polislerin dışarıya çıkmadığı iddiaları doğrumudur? İddialar doğru ise nedeni nedir?
5-19 Aralık tarihinde meydana gelen olaylarda saldırgan grup içinde üniversiteye girdiği basın organları tarafından da görüntülenen“taksicinin” kimliği tespit edilip, hakkında herhangi bir işlem yapıldı mı? Bu kişi üniversite kampusuna nasıl girmiştir?
6- 20 Aralık tarihinde polisin müdahalesi ile darp ve cebire maruz kalarak göz altına alınan öğrencilerin tedavileri zamanında yapılmış mıdır?
7- Üniversite yönetimi ve diğer yetkililer bundan sonra üniversite de öğrencilerin eğitim haklarını kullanabilmeleri için ne gibi önlemler almaktadır?
KANAAT ve SONUÇ
Heyetimiz, resmi yetkililer, STÖ yöneticileri, mağdurlar ve görgü tanıklarıyla yaptığı görüşmeler sonucunda ;
1- 19 Aralık 2006 günü meydana gelen saldırı ve yaralanma olayların faillerini bulup adli mercilere intikal ettirmeyen, diğer yandan, meydana gelen saldırı ve yaralanmalara karşı demokratik haklarını basın açıklaması yaparak kullanmak isteyen öğrencilere yönelik gereksiz ve ölçüsüz şiddet kullanan güvenlik güçlerinin taraflı davrandığı,
2- Haksızlıklara karşı düşünceler ile taleplerin ifade edilmesi insancıl hukukun bir gereğidir. Bunun için şiddeti içermeyen demokratik yöntemler kullanılmalıdır. 19-20 Aralık 2006 tarihlerinde bu hak kullanılırken şiddet zemininin yaratıldığı,
3-Üniversite Yönetiminin, idari tedbirler ile olayların büyümesini önleme çabasını yeterince girmediği, durumu güvenlik güçlerin havale ederek olayların büyümesine yol açtığı,
4- Müdahale ile birlikte kovalanan bir kitlenin, gözaltına alınmaya yol açacak kovalamacayı gözardı edip, etrafı tahrip etmeye yönelmesi yaşamın doğal akışına aykırı olduğu
5- Basına yansıyan görüntüler ile tanık, mağdur ve Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süha Aydın’ın anlatımlarına göre, kendilerini ‘ülkücü’ olarak tanımlayan grup içinde yer alan bazı kişilerin kanunların suç aleti alarak tanımladığı aletleri kampus içinde teşhir ederek taşımaları ve öğrenci olmayan kişi/kişilerin bu grubun içinde yer alması olayların büyümesine yol açtığı kanaatindedir.
Sonuç;
Polisin üniversitelere yönelik baskısı ve üniversite içersinde uyguladığı şiddet başlı başına bir insan hakkı ihlali olmasının yanı sıra özerk üniversite yönetim anlayışı ile çelişmektedir. Olaylar döneminde işkence yasağı, öğrenim hakkı, mülkiyet hakkı ihlal edilmiş, adli tabiplik muayenesi ile ilgili ulusal ve uluslararası hukuk ihlal edilmiştir.
Sevim SALİHOĞLU | Mihdi PERİNÇEK | Beyhan Günyeli KARADENİZ | Ali DİNSEVER |
İHD Genel Sekreter Yardımcısı |
İHD MYK Üyesi Doğu,Güneydoğu Bölge Temsilcisi |
İHD MYK üyesi Akdeniz Bölge Temsilcisi |
İHD MYK Üyesi |