Mini demokrasi paketi, Türkiye için öngörülen minimum demokrasinin unsurlarını taşıyor. Maksimum demokrasi (tam demokrasi) düşünce suçunu kabul etmez.
Tam demokrasi, TCK'nun 159. maddesinde olduğu gibi, devlet kurumlarının bazılarını ve görevlilerini değil; Türkiye Cumhuriyetinin yurttaşları arasında ayrım yaparak çoğunluğu teşkil edeni -Türklüğü demek suretiyle- değil, etnik kökeni ne olursa olsun tüm yurttaşlarının değerlerini koruma altına alır.
TCK. 159. madde tümüyle kaldırılmalı, genel hakaret suçu çerçevesindeki hükümler işletilmelidir.
TCK. 312. maddesi, yeni düzenlemesi ile de , ifade özgürlüğünü koruma altına almamaktadır. Subjektif değerlendirmelere açıktır. O nedenle, kesinlik, açıklık ve netlik ilkelerine uygun olarak, suça tahrik ve teşvik fiilleri tanımlanmalıdır.
Her şeyden önemlisi, insan haklarını koruma ve geliştirme konusunda yaşamsal işlevi olan yargı gücü, yürütmeden bağımsızlaştırılmalı ve yargıçlar, yargıçlık güvencesi ile donatılmalıdır. Yasama, yürütme ve Yargı gücü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini dışsal bir olgu olarak görme ve gösterme yanlışından kendilerini bir an önce kurtarmalıdır. Türkiye yargısı, evrensel ölçekte kabul edilmiş haklara ve özgürlüklere, evrensel ölçekteki ölçütlerle yaklaşmalıdır. Bu yönde bir zihniyet değişikliği ve kurumsal yeniden yapılanma -yargı reformu- gerçekleştirilemediği sürece, maddi yasalardaki değişikliğin uygulamada olumlu sonuç doğurması olası değildir.
Yıllardır, kaldırılan TCK.nun 163. maddesi yerine 312. madde uygulanmaktadır. Bu da açıkça söylenmektedir. Hukukun evrensel ilkesi olan "kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesi göz göre göre ihlal edilmektedir. Yalnız bu kadar da değil. Kötü üne kavuşan maddeler yerine, örneğin Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesi yerine TCK.312. madde, son iki yıldır da TCK. 169. madde uygulanmaktadır. Düşünce açıklamalarına 168. maddenin uygulandığı da görülmektedir. Yargı, politik otoriteye ve her tür politik etkilenmeye karşı güçlendirilmelidir.
Hüsnü Öndül
İHD Genel Başkanı