MUHARREM ERBEY’E ÖZGÜRLÜK!

EMHRN ve FEMED Logoları

Kopenhag/Paris – 31 Aralık 2009: İnsan hakları aktivisti, İnsan Hakları Derneği (IHD) Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Avukat Muharrem Erbey 24 Aralık 2009 tarihinde “yasadışı ögüt üyesi olduğu” iddiasıyla tutuklandı.       

Muharrem Erbey’in tutuklanmasının ardından güvenlik güçleri İHD Diyarbakır Şubesi’ni bastılar.  Polis, elinde sadece Muharrem Erbey’in bürosunu arama izni olduğu halde İHD Diyarbakır Şubesi’ni de aramak istedi. İtirazlara rağmen yapılan bu hukukdışı arama sonrasında, polis şube binasına bulunan biri hariç tüm bilgisayların hard disklerine ve şube arşivine el koydu.
 
Muharrem Erbey son dönemde Bekçika, İsveç ve İngiltere parlemantolarında Türkiye’deki Kürt Sorunu konusunda konuşmalar yaptı, İtalya’da gerçekleştirilen “Kürt Filmleri Festivali”ne katıldı ve Doğu ve Güneydoğu’daki barolar ile Demokratik Toplum Kongresi tarafından düzenlenen Anayasa Çalıştayı’nın hazırlık sürecinde yer aldı. Tüm bunlar, Muharrem Erbey’in insan hakları çalışmaları nedeniyle cezalandırılmak istendiğini gösteriyor.
 
Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Ağı (EMHRN) ve Avrupa-Akdeniz Zorla Kaybedilmelere Karşı Federasyonu (FEMED), aynı zamanda kendilerinin üyesi olan İnsan Hakları Derneği’ne karşı bu baskıcı tutumdan dolayı endişe duymakta ve İHD Merkez Yürütme Kurulu üyesi Avukat Filiz Kalaycı’nın da halen tutuklu olarak yargılandığını anımsatmaktadır.
 
EMHRN ve FEMED bu nedenle, Türk yetkililerine Muharrem Erbey ve Filiz Kalaycı’nın serbest bırakılması ve Erbey’e karşı hakkında herhangi bir geçerli nedenden yoksun olarak yürütülen adki kovuşturmaya son verilmesi çağrısında bulunmaktadır. Muharrem Erbey için bir duruşma yapılması durumunda, EMHRN ve FEMED, Ankara’daki Avrupa Komisyonu Delegasyonu’nu ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerin elçiliklerini “İnsan Hakları Savunucularına Yönelik Avrupa Birliği Rehber İlkeleri” doğrultusunda bu duruşmaya katılmaya davet etmektedir.

EMHRN ve FEMED ayrıca, yaşanan bu sürecin Türkiye’de Kürt Sorunu konusunda tartışmanın halen imkansız olduğununu gösterdiğini endişeyle belirtmekte ve Türk yetkililerini Türkiye’de örgütlenme özgürlüğü hakkı ve ifade özgürlüğü hakkı konularında uluslararası standartları acilen uygulamayı teşvik etmektedir.

Bir cevap yazın