HUKUKSAL DURUM ;
Nusaybin Kaymakamlığı tarafından ilan edilen Sokağa Çıkma yasağı kararına dayanak gösterilen 5442 sayılı iller yasasının 11/C maddesi, Kaymakamlığa sokağa çıkma yasağı ilan etme yetkisi vermediği halde Kaymakamlık 1402 sayılı sıkıyönetim yasası ve 2935 sayılı OHAL yasasının 9.maddesinde açık olarak yazılan yetkiyi fiili olarak uygulamaya koymuştur. Hukukdışı olduğunda hiç şüphe duyulmayan bu ilanın anayasa 15.maddesi ve 137.maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmekte olup suç teşkil eden bir karar niteliğindedir.
MEVCUT DURUM :
1-6 Ekim 2015 tarihinde Nusaybin ilçesi ve bağlı bir kısım köy ve beldelerde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş neticesinde 2 sivil yaralanmış tespit edilen 6 yurttaş yaralanmıştır. 13 Kasım’dan başlayan ve ikinci kez ilan edilen sokağa çıkma yasağı halen devam etmekte olup aşağıda yaşanılan yaşam hakkı ihlallerinin kısa özeti yazılmıştır.
Bu Bağlamda sokağa çıkma süresince meydana gelen yaşam hakkı ihlalleri;
13-21 KASIM TARİHLERİ ARASINDA YAŞANILAN ÖLDÜRME VAKALARI :
- 15.11.2015 tarihinde Selamet YEŞİLMEN(44 ) adlı kadın yurttaş kesici delici olduğu iddia edilen (Penatran) parçalar nedeni ile çoklu organ harabiyeti sonucu ile yaşamını yitirdiği adli tıp raporlarına yansımıştır. Bunun yanı sıra görgü tanıklarının ise Selamet YEŞİLMEN adlı yurttaşın “ateşli silah ile öldürüldüğü” yönündeki beyanları basında yer aldı.
- 18.11.2015 tarihinde Hasan DAL (55?) adlı yurttaş göğüs ön kısmından aldığı ateşli silah mermisi ile yaşamını yitirdi.
- 19.11.2015 Musur ASLAN( 19) adlı genç kafasından aldığı iki ateşli silah mermisi ile yaşamını yitirdi.
- 20.11.2015 tarihinde Muhammed ALTINKAYNAK(18) adlı genç kesici delici metal parçası nedeni ile çoklu organ harabiyeti nedeni ile yaşamını yitirdi..
- 20.11.2015 tarihinde Nurhan KAPLAN (45) Adlı yurttaş karın kısmından aldığı ateşli silah mermisi ile yaşamını yitirdi.
Bu olaylar ışığında;
Halen Devam Eden Sokağa Çıkma Yasağında İhlal Edilen Haklar ;
Anayasa 22.maddesinde yazılı konut dokunulmazlığı,
Anayasanın 22. maddesinde yazılı haberleşme hakkı ve
Anayasanın 23.maddesindeki yerleşme ve seyahat özgürlüğü,
AİHS 8.madde de yazılı Özel yaşam ve aile yaşamına saygı hakkı,
AİHS EK 4.protokolun 2 maddesinde yazılı olan serbest dolaşım hakkı
AİHS 3.maddesinde yazılı vatandaşların sınır dışı edilme yasağı bu hukuk dışı karar ile direkt ihlal edilmektedir.
Meydana gelen sivil ölümler ile ilgili olarak anayasanın 17.maddesinde yazılı kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı hakkının ihlali
Aynı zamanda AİHS 2.maddesinde yazılı yaşam hakkının gerek pozitive ve negative yükümlüğünün ihlali anlamına gelmektedir.
TESPİTLER :
Selamet YEŞİLMEN ve Muhammed ALTINKAYNAK vücutlarında çıkan ve toplu iğne başı büyüklüğündeki metal parçalarının tüm iç organlarını parçalamak sureti ile öldürülmeleri çok dikkat çekici bir konu olmak ile beraber devlete bağlı kolluk güçlerinin Nusaybin ilçesinde hangi silahları kullandığı yönündeki soruya resmi yetkiler şuana kadar herhangi bir cevap vermemiştir.
Musur ASLAN adlı yurttaşın kafasına aldığı iki kurşunun giriş ve çıkışları dikkate alındığında, açık hedef alınmak sureti ile suikast silahı olarak tanımlanan silahlar ile öldürüldüğü konusunda kuşkuları yoğunlaştırmaktadır.
Nurhan KAPLAN ve Hasan DAL adlı yurttaşları öldürücü yerlerine ateş edilmesi sureti ile yaşamlarını yitirmiş olması sivil insanların hedef gözetilerek öldürüldüğü yönünde ciddi kanıtlar bulunmaktadır.
Yaşamlarını yitiren yurttaşların tamamının Nusaybin’de ikamet eden insanlar olduğuna ayrıca dikkate çekmek istiyoruz.
Yaş aralıklarının genelde 45 yaş üstü olduğu aralarında 19 yaşında 2 genç yurttaşın bulunduğu tespiti yapılmıştır.
Yapılan otopsilerden sonra otopsi tutanaklarının bundan sonra aile ve taraf vekillerine verilmeyeceği yönünde yetkililer sözlü beyanda bulunmuşlardır.
KANAAT VE SONUÇ :
Söz konusu sivil yaşam kayıplarına ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ivedi olarak etkin soruşturma yapılması gerekir iken, Nusaybin Valiliğinin Sokağa Çıkma yasağı kararının hala uygulamada olması ile bunun mümkün olmayacağını açıkça göstermektedir. Bu anlamda Nusaybin Kaymakamlığının Sokağa Çıkma Yasağı kararı açıkça delilleri karartılmasına sebep olmakta hatta buna hizmet etmektedir.
22 Kasım 2015 tarihinde yasağın kısmen ve geçici olarak kaldırılması üzerine Nusaybin Adliyesine gidip, hak ihlallerinin soruşturma boyutunu öğrenmek isteyen 6 avukat üyemiz, adliye bahçesinde konumlandırılmış Özel Harekât Polisleri olduklarını düşündükleri kişilerce adliye kapısının kapalı, girişin yasak olduğu gerekçesiyle engellenmiştir. Üyelerimizce İlçenin Mülki Amiri kaymakam ile telefon görüşmesi sağlanmış olup, kaymakam tarafından adliyede kimsenin olmadığı, soruşturma savcısının dahi makamında bulunmadığı bilgisi aktarılmıştır. Etkin soruşturma bir yana ilçede hukukun tamamen devre dışı bırakıldığı üyelerimizce gözlemlenmiştir.
Otopsi tutanaklarının bağımsız bir uzman kurul tarafından incelenerek rapor hazırlanması gerektiği kanısına sahip olunmuştur.
1-6 Ekim 2015 tarihleri arasında Nusaybin’de uygulanan Sokağa Çıkma Yasağı esnasında Nusaybin ilçesinde yaşayan yurttaşlar tarafından dile getirilen kayıt dışı (resmi görevli olmayan) kişilerin çatışmalarda yer aldığı yönündeki iddia hala geçerliliğini korumaktadır.
Sokağa Çıkma Yasağı başlı başına yaşam hakkı ihlali olup, meydana gelen sivil öldürmelerdeki gerçeğin ortaya çıkmasına da engel olmaktadır. Sokağa çıkma yasağı ile beraber devlet esasında sivil yaşam kayıplarını bir yaşam hakkı ihlali olarak görmeyip, kayıpları meşrulaştırmaktadır.
’Cezasızlık’ zırhı ve politikası, devletin suç işlemesindeki en büyük dayanağını oluşturmaktadır. Bundan bahisle son 3 ay içerisinde yaratılan savaş koşulları ile beraber Kürdistan’ın Cizre, Silopi, Silvan, Kulp, Hani, Lice, Varto, Suriçi gibi şehir merkezlerinde sokağa çıkma yasağı kapsamında yaşanan sivil yaşam kayıpları hakkında herhangi bir etkin soruşturma yapılmamış olması da söz konusu cezasızlık politikasının bir göstergesidir.
Bu neden ile hala yürürlükte olan Sokağa Çıkma Yasağının derhal kaldırılması, başta sivil yaşam kayıpları olmak üzere tüm hak ihlalleri için etkin bir soruşturmanın yürütülmesi, sorunların diyalog ile çözülmesi temel talebimizdir.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ MARDİN ŞUBESİ
MEZOPOTAMYA HUKUKÇULAR DERNEĞİ MARDİN ŞUBESİ