Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu 1923’ten itibaren sık sık olağanüstü rejim koşullarında yönetilmiştir. 1923-1987 döneminde çeşitli tarihlerde arasında toplam 26 yıl sıkıyönetim askeri rejimi ve 1987-2002 döneminde 15 yıl Olağanüstü Hal [OHAL] rejimi olmak üzere sıkıyönetim ve olağanüstü hal rejimleri altında toplam 41 yıl ve 2016-2018 döneminde de 2 yıl OHAL rejimi olmak üzere Türkiye’de toplamda 43 yıl olağanüstü yönetim usulleri uygulanmıştır.
Genel olarak bu olağanüstü dönemlerde başta anayasalar olmak üzere pek çok yasa değişikliklere tabi tutulmuş, ya 1961, 1971 ve 1980 yıllarındaki askeri darbe dönemlerinde olduğu gibi yeni anayasalar ya da tek tek mevcut yasalarda temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran yasa değişiklikleri yapılmıştır.
Son OHAL rejimi ise 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişiminin ardından uygulanmıştır. 20 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 120. maddesinin verdiği yetkiyi kullanarak hükümet, 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında bütün ülkede 21 Temmuz 2016 tarihinden başlamak üzere üç ay süre ile OHAL ilan etti. İlk üç aydan sonra OHAL yedi kez daha uzatıldı ve OHAL 18 Temmuz 2018 tarihinde sona erdi.
15 Temmuz 2016 tarihinde hükümete karşı yapılan darbe teşebbüsü sonrasında hükümet, OHAL ilanını takip eden dönemde temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran Kanun Hükmünde Kararnameler [KHK] çıkarmıştır. Bu KHK’lar yargı denetimi dışında bırakılmışlardır. KHK’larla ilgili yapılan başvuruda da Anaya Mahkemesi, 2016 yılında OHAL KHK’ları hakkında verdiği kararla “önceki” içtihadından dönmüş ve OHAL KHK’larının anayasallık denetimine tabi olmadığını saptamıştır. Daha sonraki tarihlerde de OHAL kaldırıldığı halde bu kararnameleri 7145 sayılı ve 7333 sayılı yasalar ile olağan hallerde / koşullarda da uygulanmak üzere yasalaştırmıştır.
OHAL KHK’larının içerikleri ve uygulanmaları bakımından Türkiye’nin insan hakları ortamına iki etkisi olmuştur. Birincisi, usul bakımından Türkiye’de hukukun üstünlüğü ilkesinin aşınmasına, temel hak ve özgürlükler alanının hukukdışı bir biçimde yönetilmesi sonucunu doğurmuşlardır. İkinci olarak da uygulamaları ile güncel insan hakları mücadelesinin pek çok bakımdan faaliyet alanının daralmasına neden olmuşlardır. Raporumuzun ilk bölümünde OHAL ilanı ve OHAL süresinin uzatılması sürecinin hukukiliği tartışılarak insan hakları ile ilgili temel ulusal ve ulusal üstü insan hakları belgelerindeki hakların ve özgürlüklerin sınırlandırılmasındaki standartlara değinilecek, ikinci bölümde ise 15 Temmuz 2016 ile başlayıp günümüze kadar gelen süreçte genel olarak insan hakları ve özgürlükleri konusunda KHK’lar yoluyla ve KHK’ların yarattığı hukuk dışı ortamda insan hakları ve özgürlüklerine müdahaleler, bunun çeşitli insan hakları ve temel özgürlükleri üzerindeki etkilerine odaklanılacaktır. Bunun gündelik hayatta insan hakları mücadelesine etkilerinin anlaşılabilmesi için öne çıkan belli davalara da örnek olarak sunulacaktır. Son bölümde ise OHAL’in ve OHAL KHK’larının neden olduğu sorunların ve ihlallerin sonuçlarının ortadan kaldırılabilmesi için önerilerde bulunulacaktır.
Raporun tamamı için: OHAL KHK’ları Raporu