Ömer el-Beşir’in Türkiye’de Ne İşi Var?

13 Aralık 2017 günü İstanbul’da olağanüstü toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) toplantısına Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in katıldığını üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz.

Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından çıkarılmış bir tutuklama kararı bulunmaktadır. Bu karar soykırım, insanlığa karşı suç ve savaş suçları hakkında Darfur ile ilgili yürütülen UCM soruşturması kapsamında alınmıştır.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Türkiye Koalisyonu 13 Ağustos 2008 günü açıklama yaparak UCM’nin Sudan ile ilgili kararlarının uygulanması talep edilmiştir.

Sudan, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) kurucu statüsü olan Roma Statüsü’ne taraf olmamasına rağmen; Darfur hakkında BM Güvenlik Konseyi’nin 2005 yılında verdiği bir kararla UCM’de  soruşturma başlatılmıştır. 20 ay devam eden soruşturmanın ardından Mayıs 2007’de Ahmed Muhammed Harun (Sudan eski İçişleri Bakanı)‏ ve Ali Muhammed Ali Abdal Rahman (Ali Kushayb olarak da bilinen Cancavit lideri)‏ hakkında UCM tarafından tutuklama kararı çıkarılmıştır. Tutuklama kararları, Ağustos 2003 ve Mart 2004 tarihleri arasında Sudan Silahlı Güçleri ve Cancavitler tarafından gerçekleştirilen saldırılarda Batı Darfur’daki Kodoom, Bindisi, Mukjar ve Arawala kasabaları ve çevresinde işlenen ve 1000 kişinin ölümüyle neticelenmiş suçlarla ilgilidir. Tutuklama kararları bugüne kadar infaz edilememiştir. Sudan hükümetinin UCM kararına uymayacağını ve UCM ile işbirliği yapmayacağını açıklaması karşısında UCM savcısı bu konudaki raporunu ve şikâyetini Aralık 2007’de BM Güvenlik Konseyi’ne sunmuştur.

İHD, 20 Ağustos 2008 günü Adalet Bakanlığı’na mektup yazarak TCK 13. Maddesi kapsamında Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir ile UCM tarafından haklarında tutuklama kararı çıkarılan kişiler ile ilgili Türkiye’de soruşturma açılması için izin verilmesini talep etmiştir; ancak bu talep bugüne değin halen karşılanmamıştır.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Türkiye Koalisyonu, Ömer El Beşir’in Türkiye’ye ziyaret yapacağını öğrenince 5 Kasım 2009 günü açıklama yaparak bu kişinin Türkiye’ye gelmemesi gerektiği etraflıca anlatmıştır.

14 Temmuz 2008 tarihinde, UCM savcısı Luis-Moreno Ocampo, Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir hakkında Dafur’da soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçu işlediği iddiası ile hazırlamış olduğu dosyayı mahkemeye sunmuş ve El Beşir hakkında tutuklama kararı çıkarılmasını talep etmiştir.

Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir hakkında, 04 Mart 2009 tarihinde Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından tutuklama kararı çıkarılmıştır ve El Beşir, mahkemenin bu kararına uymayacağını her fırsatta beyan etmektedir. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin 2009 kararı, El Beşir’in Darfur’da insanlığa karşı suçlar ile savaş suçları işlediği iddiasına dayanmakta ve el-Beşir, Mart 2009 tarihinden bu yana uluslararası adaletten kaçan bir kişi durumundadır. Bir yıl sonra da Ömer El Beşir hakkında soykırım suçundan dolayı tutuklama kararı çıkarılmıştır. Kendisi halen hakkında 2 kez uluslararası yakalama kararı bulunan bir kişidir. Hem de soykırım suçundan! İşte bu kişi elini kolunu sallayarak Türkiye’ye gelebilmiştir.

Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargı yetkisini tanıyan Roma Statüsüne taraf değildir. Ancak böylesi ağır ve ciddi bir suçlama ile ilgili hakkında tutuklama kararı bulunan bir devlet başkanının Türkiye’ye gelmesi ve Kudüs ile ilgili alınan tavsiye kararına imza atması sorgulanması gereken bir durumdur.

İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi kapsamında Türkiye’ye geldiğini öğrendiğimiz bu kişinin Türkiyeli adli makamlar tarafından yakalanarak UCM Başsavcılığı’na teslim edilmesi gerekirdi. Darfur’da yaklaşık 300 bin insanın yaşamını yitirmesine sebep olan en önemli kişilerden Ömer el-Beşir’in Filistin davasına ne gibi katkısı olabilir? Böyle bir kişinin Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmesinin Türkiye’ye ne gibi katkısı olabilir?

İİT toplantısında Filistin ile ilgili alınan kararlarda BM Güvenlik Konseyi kararlarına atıf yapılmış ve konunun BM Genel Kurulu’na taşınacağı belirtilmiştir. BM’nin adaleti sağlayacak daimi mahkemesi olan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM’nin BM ile organik bir bağı bulunmamakla birlikte BM ile UCM arasındaki işbirliği BMGK 58/318 kararı ile onaylanmıştır) aldığı tutuklama kararını yerine getirmeyen İslam ülkelerinin BM nezdinde ne kadar ağırlıkları olabilir? Görüldüğü gibi Ömer el-Beşir’in bu toplantıya katılması toplantıda alınan kararlara gölge düşürmüş ve toplantı katılımcısı ülkelerin samimiyetini sorgulayan bir noktaya düşürmüştür.

Türkiye’nin gerek ülke içinde gerekse de ülke dışında adalet ilkesinden ayrılmaması gereklidir. Bu kişi halen Türkiye’de ise derhal yakalanıp Lahey’e teslim edilmelidir. Aksi taktirde adaleti bu kadar görmeyen Türkiye’nin herhangi bir sorunu çözme kabiliyeti olmadığını vurgulamak isteriz.