22 Kasım 1998 günü Silvan (Melikahmet) garajında kendilerini polis olarak tanıtan telsizli, silahlı kişilerce gözaltına alınan Ramazan Yazıcı’nın İdil-Midyat karayolunun 35. km’sinde ölü olarak bulunmasına ilişkin alınan duyumlar üzerine, İHD Genel Başkan Yardımcısı Av. Osman Baydemir, Diyarbakır Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü Mehmet Işıktaş, İHD Üyesi Pirozhan Doğrul Şırnak ili İdil ilçesinde 19.11.1998 günü yapılan yaptığı girişimler sonucu bu rapor hazırlanmıştır.
RAMAZAN YAZICI’NIN GÖZALTINA ALINIŞI
Diyarbakır ili Silvan ilçesi Dağcılar nüfusuna kayıtlı Seyfettin oğlu 1960 doğumlu Ramazan Yazıcı 22 Kasım 1996 günü saat 09.00 sıralarında Diyarbakır Silvan (Melikahmet Semti)’de kendilerini polis olarak tanıtan telsizli, silahlı üç kişi tarafından gözaltına alınır. Görgü tanıkları Ramazan Yazıcı’nın 21 DZ.490 plakalı kırmızı renkli Şahin marka araca bindirildiğini ifade etmişlerdir.
BAŞVURULAR
25.11.1996 günü İHD Diyarbakır Şubesine başvuruda bulunan Ramazan Yazıcı’nın yakınları konuyla ilgili DGM Başsavcılığına, OHAL Bölge Valiliği’ne, Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Emniyet Müdürlüğü’ne, Uluslararası Af Örgütü’ne, Adalet Bakanlığı’na ve İçişleri Bakanlığı’na başvurmuşlardır.
Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığına 96/8670 hz. numarasıyla başvuruda bulunan Yazıcı’nın yakınları şikayet dosyalarında, bugüne değin bir ilerleme kaydedememişlerdir.
Başvurulan tüm merciler Ramazan Yazıcı’nın gözaltına alınmadığını ileri sürmüşlerdir.
RAMAZAN YAZICI’NIN TEŞHİS EDİLMESİ
Mahmut ve Fahriye Mordeniz’in ölü olarak bulunmaları üzerine 9-10 Kasım 1998 günü İdil ve Cizre’de İHD heyetinin yaptığı girişimler sonucunda 3 Aralık 1996 günü Midyat-İdil karayolunun 35. km’sinde kimliği belirlenemeyen bir cesedin görüldüğü bilgisinin edinilmesi üzerine, söz konusu cesedin öldürüldükten sonraki çekilen fotoğrafı İdil Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan edinilmiştir.
Söz konusu cesedin 1996 yılı Kasım ayı içerisinde Diyarbakır’da gözaltına alınan 11 yurttaştan biri olabileceği saikiyle tüm kayıp yakınları ile görüşüldü. Ramazan Yazıcı’nın yakınlarının, fotoğrafı elbiselerinden teşhis etmeleri üzerine 19.11.98 günü İdil Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat edildi. İdil Cumhuriyet başsavcılığında mevcut hazırlık dosyasındaki diğer fotoğraflardan da cesedin Ramazan Yazıcı’ya ait olduğu yakınları tarafından teşhis edildi.
OTOPSİ RAPORU
Ramazan Yazıcı’nın cesedinin muayenesinde şu bulgulara yer verilmiştir:
Cesedin baş kısmının sağ kulak yaklaşık 3 cm arka kısmında kurşun giriş deliğinin olduğu, ağzının koli bandıyla kapatıldığı, ellerinin beyaz bezle kördüğüm olacak şekilde bağlı olduğu belirtilmiştir. Ayrıca ölümün 8-9 saat önce yani 3.12.1996 günü 04.00’de gerçekleştiği belirtilmektedir. Kurşun çekirdeğinin Mordeniz’lerin vakasında kullanıldığı silahtan atıldığı tespiti ile infaz yönteminde benzerlik arttığı tespiti yapılmıştır.
MEZAR TESPİTİ
Ramazan Yazıcı’nın yakınları cesedin Diyarbakır’a getirilmesi konusunda talepte bulunmuşlardır. Ancak görüştüğüm belediye yetkilileriyle cesedin İdil Merkez Mezarlığına gömen belediye memurlarının olayı hatırlamakla birlikte hangi mezarlığa gömdüklerini hatırlamadıklarını bildirmişlerdir. İsmi geçenlerle birlikte mezarlıkta inceleme yapılmasına rağmen mezar tespiti yapılamamıştır. Cizre mezarlığında olduğu gibi İdil mezarlığında da her hangi bir kayıt tutulmamaktadır.
SONUCA DOĞRU
1- Kasım 1996 tarihi itibariyle İHD Diyarbakır şubesine 11 kayıp başvurusu yapılmıştır. Tüm başvurucular Diyarbakır ve ilçelerinde ikamet etmekteydiler. Şirin Bayram, Ramazan Tekin, Ramazan Yazıcı, Hakkı Kaya, Hıdır Öztürk, Selahattin Gümürcü, Mahmut Mordeniz, Fahriye Mordeniz, Mahmut Önerarı, Atilla Korkmaz, Tevfik Kusun. 1996 yılı içerisinde Mahmut Önerarı, Atilla Korkmaz ve Tevfik Kusun öldürülmüş olarak bulunmuşlardır. Bu kayıpların fail veya failleri arasında aynılık olduğunu ifade etmek mümkündür. Ramazan yazıcı’nın cesedinin teşhisi ve mordeniz’lerin cinayetleri ile bağlantısının somutlaşması iddiamızın doğrulanmasıdır.
3- Yazıcı’nın Diyarbakır (Çınar)-Mardin-Nusaybin-Cizre-Silopi-İdil-Midyat güzergahı veya Diyarbakır-Mardin-Ömerli-Savur-Midyat-İdil-Cizre-Silopi güzergahı kullanıldığı gözetildiğinde her iki durumda 50’yi aşkın kontrol noktasını geçmesi gerekmektedir. Yazıcı ve Mordenizleri götüren araç aynıdır. Aksi taktirde faillerin tüm kontrol noktalarından geçmeleri olası değildir.
4- Halk arasında azılı itirafçı olarak tanınan ve kamuoyunda da bilinen pek çok itirafçı Cizre-İdil-Silopi bölgesinde çok rahat hareket alanına sahip oldukları gözetildiğinde bu bölgenin kontrgerillanın ana merkezlerinden olduğu kanısını güçlendirmektedir.
5- 1997 yılında M.D. ve M.İ. isimli itirafçıların beyanlarında Yazıcı’nın failleri hakkında veri elde etmek mümkündür.
6- 9-10 Kasım 1998 Cizre-İdil’de İki gün süren girişimlerimiz sırasında bir süre aktivitesini sınırlayan kontrgerillanın bölgede tekrar hareketlilik içerisinde oldukları, ekipler halinde dolaşmaya başladıkları ve yeni kayıp veya faili meçhul cinayetlerin yoğunlaşabileceği yönünde kaygılara tanıklık etmiştik.
7- 19 Kasım 1998 İdil girişimlerimiz sırasında Ahmet Ural isimli yurttaşımızın, 13.11.1998 günü uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdiğini öğrendik.
Edindiğimiz bilgilere göre; 13.11.1998 günü Emniyet Müdürlüğünden TEDAŞ Müdürlüğü aranıp elektrik arızası bildirilmiştir. Bunun üzerine TEDAŞ Müdürlüğünden Ural’ın evi aranmış arızayı gidermesi istenmiştir. Saat 20.00 sıralarında arızanın olduğu yere giden Ahmet Ural silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmiştir. Saldırıda uzun namlulu silah kullanıldığı sanılmaktadır.
8- 11.11.1998 tarihinde yayınladığımız raporda, bölgede faili meçhul cinayetlerin yoğunlaşabileceği konusunda halkın kaygısını ifade etmiştik. BU KAYGILARIMIZI YİNELİYORUZ.
SONUÇ
Hazırladığımız bu rapor vesilesiyle BİR KEZ DAHA yineliyoruz.
Hükümet devlet içi hukukdışı örgütlenmelerin çökertileceği söyleminde samimi ise faili meçhul cinayetler ile gözaltı kayıplarının faillerini bulmalıdır. Hükümet ve devlet erkleri bunun teknik imkan ve donanımına sahiptir. Ancak hükümetin kayıplar öznelinde yaptığı tek belirgin çalışma Cumartesi Annelerine saldırmak olmuştur. Yaşam haklarına kast edilen Yazıcı’nın cesedi ailesine verilmeli, fail veya failler derhal bulunmalıdır. 21.11.1998
Av. Osman BAYDEMİR |
İHD Genel Bşk. Yrd. |