Ölüm Orucu eyleminin sona erdirilmesi ve insan onuruna uygun koşullar için bir çağrı

7 Mayıs 2002 Salı günü, Sayın Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk ile İHD adına bir görüşme yaptık. Görüşmenin konusu genel olarak cezaevleri sorunu ve özel olarak da ölüm oruçları ve tecrit koşullarına ilişkin görüş alışverişinde bulunmaktı.

Sayın Bakan bize 306 kişinin daha (bu 306 kişiden 8'inin ölüm orucu eylemcisi olmak üzere) 8. grup olarak süresiz açlık grevine başladığını bildirdi. Şu anda da 55 kişinin ölüm orucunu sürdürmekte olduğunu, bunlardan 15'inin sağlık durumlarının çok ciddi boyutlarda olduğunu ifade ettiler. Ayrıca Sayın Bakan, daha önce kamuoyuna açıkladıkları görüşlerini yinelemişlerdir. "Eylemler sona erdiğinde, uluslararası cezaevleri sempozyumu (konferansı) düzenleyeceklerini ve bu sempozyumun sonuçlarını değerlendireceklerini" açıklamışlardır.

20 Ekim 2000 tarihinden beri yaşanan sürecin bilançosu, 91 kişinin yaşamını ve 400'den fazlasının sağlığını yitirmesidir. İHD'nin ve demokratik kamuoyunun çabaları bu kayıpları durdurmaya yetmemiştir.

ÇAĞRIMIZDIR

İHD, insanın fiziksel ve ruhsal sağlığına zarar verici eylemleri ne önermekte ne de desteklemektedir. Açıkça da bir eylem türü olarak ölüm oruçlarına karşı çıkmaktadır. Bu görüşlerimizi kamuoyuna daha önce de duyurmuştuk.

İHD olarak, sorunları ele alış tarzında değişikliğe gitmenin gerekliliğine inanıyoruz. Bu açıdan, tecrit sorununu merkezine alan bir yaklaşım gereklidir. Seçenekler birden fazladır. Bu bağlamda seçenekler üzerinde konuşmak tartışmak ve çözümler üretmek mümkündür. İşte bu nokta, diyalogun önemini ortaya çıkarmaktadır.

Herkesçe bilinmektedir ki, İHD'nin cezaevlerine ilgisi geçici ve dönemsel değildir. Yaklaşık birbuçuk yıldan fazla bir zamandır süren ölüm oruçları, sorunu ele alış tarzında tutuklu ve hükümlüler açısından da değişiklik yapma gereğini ortaya koymaktadır. O nedenle, demokratik kamuoyuna inisiyatif tanımak ve koşulların değişmesi konusunda farklı demokratik girişimlerin önünü açmak için, eylemlerin sonlandırılmasının doğru olacağına inanıyoruz.

Tek başına değil ama uluslararası cezaevleri sempozyumu ya da konferansı fikri de dahil olmak üzere yeni bir sürecin başlatılması; uzman kuruluşlar, insan hakları örgütleri ve tek tek bireylerin katılımı ve katkısı ile yeni fikirlerin ve olanakların ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Kalıcı çözümler de bu yolla bulunabilecektir. Ölüm oruçlarının sonlandırılması, demokratik kamuoyunun ilgisini azaltmayacak, tersine hızla sorunların üzerine eğilmesinin önünü açacaktır.

Sayın Adalet Bakanı'nın da, tutuklu ve hükümlüleri tecrit koşullarında tutma amacını taşımadıklarını, fiili tecrit koşullarının ve durumunun mutlaka ortadan kaldırılacağını, konferans ya da sempozyum sonuçları dahil, çeşitli toplum kesimlerinin insan hakları hukukuna uygun görüş ve önerilerinin dikkate alınacağını, kesin bir dille ifade etmelerinde yarar görmekteyiz.

İHD Merkez Yürütme Kurulu Adına
Hüsnü Öndül
Genel Başkan

Bir cevap yazın