İNSAN HAKLARI DERNEĞİ’NİN I. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ NEDENİYLE DÜZENLENEN BASIN TOPLANTISI METNİ

Değerli Arkadaşlar,

17 Temmuz 1986'da 98 bilim adamı, yazar, hukukçu, gazeteci, mühendis, mimar ve tutuklu-hükümlü yakınlarının bir araya gelerek kurdukları İnsan Hakları Derneği, bugün yüzlerce üyesi, binlerce insanın sorunlarını çözmede başvuru yeri olarak kuruluşunun birinci yılını tamamlamış bulunmaktadır.

Eğer, bir ülkede insanlar işkence görüyor ve öldürülüyorsa, cezaevlerinde binlerce insan, insanlık dışı uygulamalar ve koşullar altında tutuluyorsa, eğer düşünce ve örgütlenme özgürlüğünü kullanmanın bedeli yıllarca cezaevlerinde yatmak, yargılanmak ve haklarını yitirmekle ödeniyorsa, eğer işçiler, emekçiler ve çalışanlar istenildiği zaman keyfice kapı dışarı bırakılıp,  üretimden koparma tehditleri altında, sendikal hak ve özgürlüklerini kullanamıyorsa; o ülkede insan haklarının önünde ciddi ve önemli engeller var demektir.

Herşeye karşın, gerçekleşmesinden mutluluk ve onur duyduğumuz Derneğimizin kuruluşunun I. yıldönümünü kutluyoruz. Ancak, ülkemizde insan haklarının tam ve gelişkin biçimde uygulanmasının henüz çok uzağında bulunuyor olmamız nedeniyle istencimizin dışında kıvancımız sınırlı kalmaktadır.

Kuruluşumuzdan bu yana, derneğimize ilgi ve katkısını esirgemeyen basınımızın değerli temsilcilerine, yazarlarına, kişi ve kuruluşlara teşekkür ediyoruz. Ne var ki, kamuoyunun ilgisini ve desteğini gören Derneğimiz, bugüne değin öncelikle ilgi göstermesi gereken İçişleri ve Adalet Bakanlığı gibi kuruluşların ilgisini çekemedi. Oysa, insan hakları herkesin sorunudur.

Hak ve özgürlükler yedi yıldır yoğun bir biçimde ihlal edilmekte ve bu ihlaller bugünde sürmektedir. İnsan haklarına dayalı bir toplum düzeni, ancak demokratik bir rejimle kurulur. Bu gerçekleşmeden, baskılar sürüp gidecektir.  Bu nedenle hukuk dışı uygulamalardan ötürü insan haklarını gündemimizin başında tutmaktayız. Tüm baskılara karşın, insanlarımızın demokrasi ve insan hakları için savaşım veriyor olmalar bizleri yüreklendirmektedir. Bundan umutlanmakta ve onur duymaktayız. İnsanlarımızın haksızlığa uğramasının nedenlerinden biri örgütsüz bırakılmış olmalarıdır. Halkın örgütlenemediği toplumlarda haksızlık daha büyük boyutlara ulaşmaktadır. Yedi yıldır örgütsüz bırakılmış halk kesimlerinin Derneğimizden bir umar beklemesi bundandır. Bütün başvurulara karşılık verebilmenin maddi ve manevi koşulları elbette bulunamadı. Ama, siz gazeteci arkadaşlarımızın aracılığı ile insan hakları ihlalleri gizlenemez oldu. Sınırlı da olsa gün ışığına çıkarıldı, yurt ve dünya kamuoyuna duyurulmaya çalışıldı.

Derneğimizin kurulduğu günden bu yana, geçen bir yıl içerisinde kamuoyunu bilgilendirme ve yetkilileri uyarma yolunda ki tüm çabalarımıza karşın, insan hakları ihlallerinin yaygın bir biçimde sürdüğünü belirtmek zorundayız.  Derneğimizce, işkenceye bağlı türlü nedenlerle öldürülen 149 kişinin adı bir raporla açıklanmıştır. Daha sonra bildirilen adlarla bu sayı 170'i bulmuştur. Bu yıl içinde de işkence sonucu birçok ölüm olayı basına yansımıştır.

Cezaevlerinde ki uygulamalara ve koşullara ilişkin, derneğimize 325 mektup geldi. Tutuklu ve hükümlü yakını bini aşkın insan derneğimize başvurdu.  Değişik kesimlerden haksızlığa uğradığını bildiren iki bini aşkın başvuru yapıldı ve mektup iletildi. Ankara, İstanbul, İzmir ve Adana'da şubelerin açılması için arkadaşlarımızın bir kısmına yetki verildi, önümüzdeki günlerde çalışmaları başlatılacaktır.  Trabzon, İzmit, Bursa, Kayseri, Eskişehir ve Çorum'da şubeleşme çalışmaları sonuçlandırılmak üzeredir. Yurtdışından, yurttaşlık hak ve özgürlükleriyle ilgili 30 mektup geldi ve değerlendirmesi yapılmaktadır. Sendikal hak ve özgürlükler için ve haksızlığa uğrayan işçilerden I30 başvuru oldu. Bütün başvurulara ilişkin çalışmalar, kurullarımızda değerlendirildikten sonra, kamuoyuna açıklama yapılacaktır.

Türkiye cezaevine dönüştürüldü. Açık, yarı açık, kapalı, E tipi, L tipi cezaevlerine milyarlarca para ayrıldı. Bütün cezaevlerindeki koşulların ağır ve çekilmez olduğunu bilmeyen kalmadı.

Derneğimizce yayınlanan yurt içinde ve dışında tepkiler bulan işkence ve Cezaevleri Raporu'na ilişkin yetkililerden soruyoruz.

Birincisi, işkencede 149 kişinin ölümünü içine alan İşkence Raporu yayınlandıktan sonra, işkence yapanlar ya da yaptıranlara ilişkin bir soruşturma açıldı mı ve buna bağlı olarak işkencenin önlenmesi için ne gibi girişimler yapıldı?

İkincisi, Cezaevleri Raporuyla, BM'in Tutuklu ve Hükümlülere Muamelede Uyulması Gerekli Asgari Standart Kurallar'a uygun tek bir cezaevinin bulunmadığı saptandı.  Buna göre, cezaevleri koşullarının, bu asgari standartlara uydurulması yolunda ne yapılmıştır ya da ne yapılması düşünülmektedir?

İnsan hakları açısından yasaklar konusunda ki görüşlerimizi şöyle açıklayabiliriz. Türkiye'de yasaklar sadece Anayasanın geçici 4. maddesinde ki yasaklardan ibaret değildir. Anayasadan 1402 sayılı yasaya, dernekler yasasından, 2969 sayılı yasaya değin birçok yasada demokrasi ve insan haklarına aykırı türlü yasaklar yer almaktadır. Önümüzde ki sorun, şunun ya da bunun yasaklı olup olmaması değil, insanların yasaklı olup olmamasına karşı tavrımızın ne olacağıdır. Sorun, insan hak ve özgürlüklerinden yana mıyız değil miyiz? Demokrasiden yana mıyız değil miyiz? Düşünce ve örgütlenme özgürlüğünden yana mıyız değil miyiz?
 
Biz demokrasiden ve buna bağlı olarak temel hak ve özgürlüklerden yanayız. Ve bu nedenle de insan haklarına aykırı tüm yasakların kaldırılmasını istiyoruz. Çünkü biz tüm insanların dil, din, ırk, renk, cinsiyet, mezhep, siyasal ya da toplumsal köken gözetilmeksizin, herkesin hak ve özgürlüklerden yararlanmasını savunuyoruz.

6 Haziran'da yapılan Dernek Genel Kurulu’nda Genel Af için ve İdam Cezalarına karşı savaşım kararı alınmıştır. Karar uyarınca Yönetim Kurulumuz önümüzde ki günlerde Genel Af için ve Ölüm Cezalarına karşı kampanya açacaktır.

Derneğimiz yaşam hakkını ilk ve vazgeçilmez bir hak saymaktadır. Yaşam hakkı, beden bütünlüğünün bulunmasıyla başlar. Türkiye'de dahil ve 21 ülkeden oluşan Avrupa Konseyince imzalanan  "İnsan Haklarını ve Temel Özgürlüklerini Koruma Sözleşmesi"ne ek 6'nolu protokolle 1985 yılında Ölüm Cezasının kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu protokol, uluslararası hukuk alanında ölüm cezasının kaldırılması, sözleşmeci taraflar için bir yasal yükümlülük sayan ilk belge olmuştur.  Avrupa Konseyi üyesi birçok ülke bu protokol uyarınca ölüm cezalarını tümüyle kaldırmıştır.  Konsey içinde sadece Türkiye, ölüm cezasını koruduğu gibi, bu uygulamayı sürdüren tek ülkedir. O nedenle biz de, Ölüm Cezalarının kaldırılmasını ve 6'nolu protokolün onaylanmasını istiyoruz.

Genel Af, bugün ülkemizin en çok gereksindiği barış, demokrasi ve güve: ortamının yolunu açacaktır. Biz suçlar arasında ayrım yapmayan Genel Affın çıkarılmasını, bunun önünde ki Anayasal engellerin kaldırılmasını ve yasal düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz. Bu doğrultu da çaba göstereceğiz.

Derneğimizin I. Kuruluş Yıldönümünde, temel hak ve özgürlükler için, tüm insanları duyarlı olmaya ve katkıda bulunmaya çağırıyoruz. Demok¬rasi için, insan hakları için bu katkıya gereksinme vardır. Haksızlık¬lardan arınmış bir Türkiye'yi ve dünyayı, tüm insanların ortak çabası gerçek]estirecektir.

Bir cevap yazın