İnsan Haklarına Yönelik Baskılar, Gerçeklerin Karanlıkta Kalması İçindir!

 

Türkiye zor günlerden geçiyor, hem de çok zor… Gencecik insanlarımız çatışmalarda yaşamını yitiriyor, annelerin yüreğine ateş düşüyor, uluslararası hukuk kuralları hiçe sayılarak başka bir ülkenin topraklarına bomba yağdırılıyor, ifade özgürlüğü suç sayılıyor, kültür ve dil yasakları devam ediyor, PVSK, TMY gibi anti-demokratik mevzuattan güç alan güvenlik görevlileri sokak ortasında yaşam hakkını ihlal ediyor. Tam da bu ortamda, insan hak ve özgürlüklerinin ciddi biçimde ihlal edildiği bu süreçte, insan hakları savunucuları ‘kral çıplak!’ dediği için ciddi baskılara, soruşturmalara ve cezalara maruz kalmaktalar.
 

İnsan Hakları Derneği, kurulduğu günden bugüne tam 21 yıldır gerçekler karanlıkta kalmasın, ihlallerin üzeri örtülmesin, sorumlular yargılansın, hak ve özgürlükler teminat alınsın diye yaşamın her alanında mücadele etmektedir. İHD üye ve yöneticileri, bu 21 yıllık mücadele süreci içinde adlarını bile bilmedikleri, tanımadıkları, görmedikleri insanların özgürlükleri ve yaşam hakları için kendi yaşamlarını riske attılar, işkence gördüler, kaçırılarak öldürüldüler, cezaevlerine konuldular. Genel Başkanımız genel merkez binasında suikaste maruz kaldı, Türkiye’nin farklı illerinde yurttaşlarımızın yaşam ve mülkiyet hakkı korunsun diye aktiviteler yürüten yöneticilerimiz tehditlere maruz kaldı, Genel Merkez ve şube binalarımız defalarca kez polis tarafından basıldı, dokümanlarına el konuldu. İnsan hakları savunucularına yönelik baskılar, Türkiye’nin içinden geçtiği sürece göre içerik değiştirdi. Faili gizlenen cinayetlerin yoğun olduğu 1990’lı yıllarda 22 üye ve yöneticimizin, mücadele arkadaşımızın yaşam hakkına kastedildi. Bütün bunlar, aydınlık geleceğimizin önünü kesmek, yurttaşlarımızın ve tüm dünyanın gerçekleri öğrenmesinin önüne geçmek, bu coğrafyada insanlığa karşı işlenen suçların cezasız kalmasını sağlamak içindi.

Değerli Basın Mensupları,

Önceki dönem Bingöl Şube Başkanımız ve halen MYK üyemiz olan Rıdvan Kızgın da, İHD çatısı altında ihlallerin üzerine gittiği, kararlılık ve cesaretle gerçeklerin üzerine yürüdüğü için 7 yılda yüzlerce soruşturma, dava, tehdit, baskı ve nihayet de cezaya maruz kaldı. Son olarak 2003 yılında Bingöl’de 5 köylünün kimliği belirsiz şahıslarca öldürülmesiyle ilgili oluşturulan insan hakları heyetinin yürüttüğü çalışma nedeniyle 2 yıl 6 ay hapis cezasına maruz kaldı ve bu ceza Yargıtayca onandığı için bugün buradayız. Arkadaşımız, İHD ilkelerinin öngördüğü biçimde kararlıca ihlallerin üzerine yürüdüğü için, mazlumdan yana olduğu için, ezilen birey, cins, sınıf, halktan yana tavır aldığı ve egemenlerin ihlal pratiklerini deşifre ettiği için statükonun devamından yana olan güçler tarafından sürekli olarak hedef seçildi. Bunun dışında halen yargılaması devam eden başka davaları da vardır. Tüm bunlar, Türkiye’de ifade özgürlüğü olmadığı için, farklı düşünceler suç sayıldığı için, başta insan hakları savunucularını etkisiz kılarak yeni hak gaspları gerçekleştirmek içindir.

Biz insan hakları savunucuları, devraldığımız mirasın büyüklüğünün bilincindeyiz. Yitirdiğimiz yoldaşlarımızdan, Metin Can’dan, Hasan Kaya’dan, Vedat Aydın’dan, Didar Şensoy’dan, Şevket Epözdemir’den ve diğerlerinden öğrendiklerimizle yolumuza devam ettik. Bundan sonra da inandığımız değerler uğruna bedeli ne olursa olsun çaba sarfetmeye, mücadele etmeye devam edeceğiz.

Bugün hepimiz insan hakları ihlallerini gerçekleştirenlere karşı, düşünceyi ifadeyi suç sayanlara karşı gerçekleri karanlıkta bırakanlara karşı, insan hakları savunucuları olarak KIZGIN’ız. Mücadele ve yol arkadaşımız Rıdvan Kızgın’ı cezaevine hapsederek ihlallerin karanlıkta kalacağına inanıyorsanız büyük bir yanılgı içindesiniz. Herkes çok iyi bilmeli ki, insan hakları savunucuları yaşadığı her zemini insan hakları mücadelesi alanına dönüştürecektir.

Av.Öztürk TÜRKDOĞAN
Genel Bşk. Yrd.

Bir cevap yazın