İnsan Onuruna Aykırı Yasalar Sorunu ve “Dağ Dili” Finali

İnsan onuruna aykırı yasalar sorununu Sofokles, 2500 yıl önce Antigone'de işlemişti. 2500 yıl sonra Herold Pinter Dağ Dili'nde dil yasağını aynı bağlamda değerlendirdi. Antigone'de Sofokles, bireyin özgürlüğü ve insan onuruna aykırı yasalar sorununa, dikkat çekiyordu. Antigone Kral'ın kızıdır. Erkek kardeşlerinden birisi babasına karşı savaşır. Diğeri de babasının safında savaşır. Her iki erkek kardeşi de savaşta ölürler. Cesetleri kent meydanındadır. Kral, oğullarından kendi safında savaşanın cesedinin gömülmesini, diğerinin ise cesedinin meydanda bırakılmasını emreder. Onurlu insanların gömülme hakkı vardır. Kralın emrine karşı gelmek ölüm cezasını gerektirir. Antigone diğer kardeşini de gömer. Kral ölüm cezası ile cezalandırır, Antigone'yi.

Dağ Dili oyununda Herald Pinter, resmi dil dışında konuşmanın yasaklandığı bir yerde, mahpus ile annesinin görüşmesini işler. Resmi dil dışında konuşmak yasaktır. Mahpusun annesi, görüş yerinde oğluna, kendi diliyle hitap eder; "ekmek getirdim", "elma getirdim" der, yasak olduğu söylenir, kendi diliyle konuşmasının. Bir anne kendi diliyle konuşturulmaz oğluyla. Bir evlat annesiyle, ona o dili öğretenle konuşturulmaz. Konuşma kesilir. Oyunun final sahnesi ise şöyledir:

"ZİYARETÇİ ODASI
GARDİYAN, YAŞLI KADIN, MAHPUS.
Sessizlik
Mahpus, yüzü kan içindedir. Titreyerek oturur. Kadın, kıpırdamadan durur. Gardiyan, bir pencereden dışarıyı izler. İkisine bakmak için döner.

GARDİYAN
Ha, size söylemeyi unuttum. Değişti kurallar. Konuşabilir artık. Kendi diliyle konuşabilir. Yeni bir emre kadar.
MAHPUS
Konuşabilir mi?
GARDİYAN
Evet. Yeni bir emre kadar. Yeni kurallar bu.
Duraksama.
MAHPUS
Ana, konuşabilirsin.
Duraksama.
Ana, sana diyorum. Görüyor musun? Konuşabiliyoruz. Kendi dilimizle konuşabilirsin artık benimle.
KADIN, kıpırdamadan durur.
Konuşabilirsin.
Duraksama.
Ana işitiyor musun beni? Sana kendi dilimizle konuşuyorum.
Duraksama.
İşitiyor musun beni?
Duraksama.
İşitmiyor musun beni? Beni işitiyor musun?
KADIN, yanıt vermez.
Ana?
GARDİYAN
Söyle, kendi diliyle konuşabilir.Yeni kurallar bu. Yeni bir emre kadar.
MAHPUS
Ana?
KADIN, yanıt vermez. Kıpırdamadan durur.
Mahpusun titremesi artar. İskemleden dizüstü düşer, soluyarak sarsılmaya başlar.
ÇAVUŞ, odaya girer, yerde sarsılan MAHPUS'a bakar.

ÇAVUŞ (GARDİYAN'a)
İşini bırakıp yardıma geliyorsun, adam seni …lemiyor bile.
Işıklar kararır."

(Pinter Harold, Dağ Dili, çeviren Aziz Çalışlar, Kavram yayınları, İstanbul, 1989, s.47-48)

Dil yasağı, Türkiye toplumuna karşı çok vahşice işlenmiş bir suçtur. Yasakçılar, geçmişte yaşamış halkların, Hitit, Eti, Sümer uygarlığının neden araştırıldığını ve neden dillerinin öğrenilmeye çalışıldığını anlayamamışlardır. Uygarlık araştırmasını define avcılığı ile karıştırmaktadırlar.

Yasakçılar, dillerin ve kültürlerin, paradan, elmastan ve petrolden değerli olduğunu anlayamamışlardır.

Yasakçılar, ülkemizi çoraklaştıranlardır.

İnsan onuru, bir muamele beklentisini ortaya koyar. İnsan olma imgesine uygun muamele beklentisini… İnsan onuru, kişilik ve kimliktir.

Türkiye yönetici eliti, farklı diller ve kültürlerden yurttaşları ile aralarındaki mesafeyi daha fazla açmadan, yurttaşları küstürmeden, bir ihsanda bulunuyor havası yaratmadan, doğal olanı yapmalıdır. Türkiye toplumuna yaşatılan travmaya artık bir son verilmelidir!

Hüsnü Öndül
Genel Başkan

Bir cevap yazın