AKP ve MHP’nin, genelde başta barolar olmak üzere meslek örgütlerinin meslek kanununu değiştirip, özelde baro seçimlerine müdahale etme ve bağımsız meslek örgütü kimliği ortadan kaldırılarak çoklu baro yaratma istekleri üzerine 19 Mayıs 2020 günü 80 baro ve barolar birliği yönetim kurulu imzalı bildiri yayınlanarak bu isteğin hukuka aykırılığı belirtilmiş ve siyasi iktidar uyarılmıştı.
Baroların iradesine rağmen açıklık, katılımcılık ve çoğulculuk ilkelerini hiçe sayan “ben yaparım olur” biçiminde özetleyebileceğimiz anti demokratik ve otoriter bir anlayışla davranan AKP-MHP fiili koalisyonunu tekrar uyarmak için avukatların yaklaşık % 90’ınını temsil eden 56 Baro yönetimi 18 Haziran 2020 tarihinde Türkiye’nin her bölgesinden Ankara’ya sadece baro başkanlarının yürüyeceği şekilde yürüme kararı almışlardır.
Bu yürüyüşle asıl olarak yargı bağımsızlığını üç temel unsurundan birini oluşturan savunmanın bağımsızlığını korumayı amaçlandığı açıkça belirtilmiştir. Siyasi iktidar zaten kendine tabi kılarak araçsallaştırdığı yargının bağımsız kalan tek unsuru savunmayı da etkisiz kılacak yasa değişiklikleri yaparak, yargı üzerindeki tahakküm ve kontrolünü mutlak hale getirmek istemektedir. Bu nedenle Baro başkanlarının yürüyüşü aynı zamanda biz yurttaşların tümüyle savunmasız bırakılmasını önleme ve yargı bağımsızlığını savunma yürüyüşüdür.
Bu yürüyüş 19 Haziran 2020 tarihinde şehirlerdeki Adliye binalarında sorunsuz başlamış ve 22 Haziran 2020 sabahı Ankara girişine kadar olaysız sürmüştür. Baro başkanlarının Ankara girişinde sembolik olarak birkaç yüz metre yürümeleri ve kendilerini bekleyen Ankaralı avukatlarla buluşarak programlarını yapmaları keyfi yasaklama kararı ile engellenmiştir. Öyle ki, kendilerini her türlü yasa, kural ve normun denetiminden azade gören, zor kullanma yetkilerini aşan kolluk güçlerinin fiziki ve sözlü şiddetine maruz kalmışlardır.
Baro başkanlarının gösteri ve yürüyüş hakkı evrensel ve anayasal haktır. Toplanma ve gösteri yapma hakkı”, demokratik toplumda korunan temel haklar arasında yer almakta ve ifade özgürlüğü ile birlikte, demokratik toplumun temelini oluşturmaktadır. Türkiye’de bu hakkın bu kadar pervasızca ihlal edilmesi mevcut yönetimin anayasa denetiminin dışına çıktığını ve temel haklarımız için endişe verici bir tehlike oluşturduğunu göstermektedir. Buna karşın kolluk şiddeti ile birlikte yaşanan bu ağır ihlal karşısında Adalet Bakanlığı’nın ve Yüksek Yargı organı temsilcilerinin onaylayıcı hatta teşvik edici sessizliği Türkiye’de adaletin sefaletini göstermektedir. Yargının kurucu öğesi olan savunmayı temsil eden baro başkanlarına reva görülen bu zalimane ve utanç verici muamele hiç şekilde kabul edilemez.
Baro başkanlarının bu yürüyüşü ve direnci Türkiye’de haklarımız için mücadele etmekten ve direnmekten başka bir yol olmadığını ortaya koymaktadır.
Baro başkanlarının engellenmesini ve sabaha kadar yağmur altında bekletilmelerini kınıyoruz. Baro başkanlarının yanında olduğumuzu, onlarla birlikte savunmayı savunmaya devam edeceğimizi ve bu hak mücadelesinde hep birlikte kazanacağımızı ifade ediyoruz.
İnsan Hakları Derneği
Türkiye İnsan hakları Vakfı