Sayın Adalet Bakanı’na Yanıt

Sayın Adalet Bakanı, daha önce 30 Aralık 2000 tarihli Radikal ve Hürriyet Gazetelerinde yayınlanan demeçlerinde İHD'yi ölüm orucu eylemini desteklemekle eleştirmişti. Aynı gün yaptığımız açıklamada, insan hakları örgütlerinin neden insanın fiziksel ve ruhsal sağlığına zarar verici eylemleri desteklemediğini, teşvik ve telkinde bulunmadığını açıklamıştık. Bir eylem türü olarak ölüm orucu eylemine karşı çıkışımızı anlatmaya çalışmıştık. (Konu için bakınız İHD'nin web sitesi, basın açıklamaları bölümü, 30 Aralık 2000 tarihli açıklama www.ihd.org.tr )

Sayın Adalet Bakanı, 3 Nisan 2002 tarihinde, cezaevleriyle ilgili bir seminerde yaptığı konuşmada, "üç kapı üç kilit" önerisini bir "provakasyon" bu önerinin kabul edilmesi için İHD'nin düzenlediği imza kampanyasının TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Sayın Hüseyin Akgül'e verilmesini de "Devletin en yüksek makamlarına,'üç kapı üç kilit' önerisi için toplanan imzaları götürmek ve bu konuda kamuoyu oluşturmaya çalışmak, bu eylemlerin sona ermeye başladığı bir dönemde açıkça eylemleri teşvik etmekten başka bir şey değildir. Bu insafsız bir politikadır.." şeklinde değerlendirmiştir.

Toplam 90 ölü, 400'den fazla Wernike-Korsakof hastalığına yakalanmış, vücut dengesini sağlayamayan, hafıza kayıplarına uğramış insan… 50'ye yakın sayıda cezaevlerinde tutuklu olduğu için tahliye edilmeyen ve haklarında Adli Tıp Kurumu tarafından yaşamsal tehlike halinde bulunduğu rapor edilen insan. 15 aydır tecrit koşullarında tutulan tutuklu ve hükümlü insanlar.

Böyle bir politika izlemek ve uygulamak hukukla ve insafla bağdaştırılabilir mi? Bu cezaevi infaz politikasını İHD oluşturmadı, uygulamadı.

İHD, bir insan hakları örgütü olarak, yapması gerekeni yapıyor. Tecrite karşı çıkıyor. İnsan haklarına aykırılıkları saptıyor. Yetkili makamlara ve kamuoyuna duyuruyor. İnsan hakları hukukunun egemen olması için çalışıyor. İnsan onuruna aykırı muameleye karşı çıkıyor. Karşı çıkma kararlılığını da taşıyor.

İHD'yi spekülasyonlardan da uzak tutma politikamızı sürdüreceğiz. Bir kez daha ve açıkça, bir eylem türü olarak ölüm orucu eylemlerine karşı çıktığımızı deklare ediyoruz. Ama bu, tutuklu ve hükümlülerin tecrit koşullarında tutulmasına göz yumacağımız anlamına gelmez. Mahpusların da, dışarıdaki insanlar gibi, hakları ve özgürlükleri var ve bu hak ve özgürlüklere saygı gösterilmesi için çalışmalarımız sürecektir.

Sayın Adalet Bakan'ını daha sorumlu ve insaf ölçülerini kaçırmayan değerlendirmelerde bulunmaya ve farklı düşünce ve önerilere karşı demokratik tutum içersinde olmaya davet ediyoruz.

Hüsnü Öndül
İHD Genel Başkanı

Bir cevap yazın