HEYETİN OLUŞUMU
Heyetimiz
İHD Genel Sekreter Yardımcısı Emir Ali Türkmen
İHD Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge Temsilcisi M. Hanefi Işık
İHD GYK Üyesi ve Bingöl Şube Başkanı Rıdvan Kızgın
İHD GYK Üyesi Mihdi Perinçek
İHD Van Şube Başkanı A. Vahap Ertan
İHD Muş Şube Başkanı Sevim Yetkiner’den oluşmuştur.
VAKA
22 Kasım 2002 tarihinde İnsan Hakları Derneği Muş Şubesi’ne Tekdemir Kaya isimli vatandaş başvuru yaparak, oğlu Sıddık Kaya’dan 20 Kasım 2002 tarihinden bu yana haber alamadığını belirterek bu konuda gerekli girişimlerde bulunulmasını talep etmiştir. Bunun üzerine Varto Kaymakamlığı, Varto Cumhuriyet Savcılığı, Muş Valiliği ile İçişleri ve Adalet Bakanlıklarına gerekli başvurular yapılmıştır. Ancak aradan bir hafta geçmesine karşın etkin bir sonuç alınamaması üzerine bir heyet oluşturularak olay bölgesinde 27 Kasım 2002 tarihinde incelemelerde bulunulmuştur.
AMAÇ
Heyet olayı incelemek, taraflarla yüz yüze görüşmek, edineceği bilgiler çerçevesinde kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve etkin bir tahkikatın yapılmasına katkı sunmak amacıyla oluşturulmuştur. Bu amaç, görüşülecek tüm kişi ve kurumlara İHD Genel Merkezi tarafından randevu taleplerini de içererek iletilmiştir.
Kendilerinden randevu talebi bulunulanlardan Varto Kaymakamı Özgür Körükçü, olayı soruşturan Varto Cumhuriyet Savcısı Aziz Angay, kayıp şahsın babası Tekdemir Kaya ve kız kardeşi Herdem Şengül’le görüşülmüştür.
Muş Valisi Cengiz Akın ise randevu talebimize hiçbir yanıt vermediğinden kendileriyle bir görüşme gerçekleşmemiştir.
GÖRÜŞMELER
Varto Kaymakamı Özgür KÖRÜKÇÜ, heyetimizle yaptığı görüşmede, “Olay adli bir vaka olup savcılığın bilgi ve kontrolündedir. Bizler idari görev kapsamında savcılığın talebi olursa yardımcı oluyoruz. Olaya özel ilgi gösterilip üzerinde hassasiyetle duruluyor. Herkes ciddi olarak çözmek istiyor. Kaybolan kişinin yaşadığı yer mahrum yerlerimizden biridir. Kendisinin geçmişte adli ve idari bir soruşturmaya tabi tutulmadığını kayıtlardan biliyoruz. Cumhuriyet savcısı ailenin suçla ilgili olduğu iddiasıyla yakındığı astsubay Celal Şan’ın ifadesine başvuruldu. Tahkikat hakkında herhangi bir şey söyleyemem. Şahsın adı geçen astsubayla diyaloğun yeşil kart başvurusu işlemlerinin hızlandırılması konusunda olduğu bilgisini aldım. Ancak detayları konusunda bir bilgim yok. AB ve insan hakları ihlalleri konularının güncel olduğu bir süreçte böyle bir kaybedilme olayının devlet veya kamu güçlerince gerçekleştirilmiş olabileceği izahı güç bir çelişki olur. Tüm bu bilgiler ışığında genel olarak olayın nasıl geçekleşmiş olacağına dair somut bir kanaatim yoktur. Ayrıca adı geçen astsubay olay günü benimde bulunduğum bir yemek davetinde imiş. İki katlı bir yerdi, çıkarken tokalaştığımı hatırlıyorum. Olay tahkikat aşamasında olduğu için savcıyla görüşmeniz daha yerinde olur.” Dedi.
Varto Cumhuriyet Savcısı Aziz ANGAY, heyetimizle yaptığı görüşmede, ” ailenin iddiası ve şüpheli astsubay Celal Şan’ın savunmaları dışında elimizde somut bir bilgi ve delil yok. İfadeler ve savunmalar alındı, ilgili yerlerle yazışmalar yapıldı. Olayın istihbari bilgilerle aydınlanabileceğini düşünüyorum. Telefon görüşmelerine ait kayıtlar geldiğinde dosya biraz daha aydınlatılabilir. Kaybolan kişinin adli ve siyasi kayıtları yoktur. Aile, şahıs kaybolduktan sonraki gün önce bizle değil şikayetçi oldukları Celal Şan’la görüşmüş. Ardından da bize yasal başvuruyu yapmıştır. Sıddık Kaya’nın kız kardeşinin olaydan bilgisi olmasına karşın bize yaklaşık 18 saat sonra iletmesi hatta ailenin bizden önce hakkında yakındıkları astsubaya gitmeleri ilginçtir.
Hakkında şikayetçi olunan astsubay ise bu şahsı köyleri Karapınar’a gidiş gelişlerinde tanıdığını, şahıs ile kolluğa bilgi vermek açısından yardımcı olmak üzere irtibat kurduğunu ve bu amaçla kendisiyle zaman zaman görüştüğünü ve telefonlaştığını anlattı.
Astsubay Şan, olaydan bir gün önce 19 Kasım günü şahsın kendisine gelerek yeşil kart işlemleri için yardımcı olmasını istediğini işlemlerin devamı olarak 20 Kasım günü de şahıs ile telefonlaştığını hatta şahsın karakolda kendisini aynı konuyla ilgili olarak ziyarete geldiğini söyledi. Astsubay Şan, şahsın 20 Kasım akşamı da kendisiyle cep telefonu ile görüştüğünü ancak isnat edildiği şekilde akşam iftardan sonra kayıp şahıs Sıddık Kaya ile görüşmediğini, bu saatlerde kaymakamın da hazır bulunduğu bir yemekte olduğunu hatta telefon görüşmesini bu esnada yaptığını ancak şahıs ile yüz yüze görüşmediğini o akşam saat 23.00’a dek nerelerde olduğunu tanıklarını da göstererek ispat edebileceğini söylediğini.
Konuyu askeri yetkililerde yakından izliyor. Hatta konuyla ilgili Muş İl Jandarma Alay Komutanlığı’na gelen bir subay da ilçede incelemelerde bulundu. Belirttiğim gibi tüm yetkili çevreler konu üzerinde ciddiyetle duruyor; ama elimizdeki veriler şimdilik çok sınırlı bu nedenle biz de temkinli yaklaşıyoruz. Bazen bir şeyleri kestirebilirsiniz ancak aslolan delillerdir. Deliller neyi gösteriyorsa ona göre karar vermek gerekiyor.” Dedi.
Kayıp şahıs Sıddık Kaya’nın babası Tekdemir KAYA (1933) heyetimizle yaptığı görüşmede “Oğlum Sıddık Kaya evli ve 5 çocuklu olup çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. 1993 yılında PKK’ye yardım ve yataklık ettiği iddiasıyla birkaç kez gözaltına alındı ve işkence gördü. Her defasında jandarma alıp bırakıyordu. Savcılığa çıkarılmıyordu. Beni de birkaç kez gözaltına alıp bıraktılar. Ayrıca diğer oğlum Cahit Kaya’da 2001 yılında gözaltına alındı. Bırakıldıktan sonra Avrupa’ya kaçtı.
Astsubay Celal Şan yaklaşık dört yıldır bizim buralardadır. Köyümüze de sık sık gelip gider. Tahminen yirmi kez bizim evimize gelmiştir. Oğlum Sıddık ile astsubay Şan zaman zaman görüşüyorlardı.
Aslen bizim köylü olup ancak göçtükleri Taşoluk köyünde koruculuk yapan Ahmet Kartal, 1 Temmuz 2002 günü köyümüz Karapınar’daki arazisinde ot biçerken öldürüldü. Kimin öldürdüğü bilinmemekle birlikte devlet olayın sorumlusunun PKK olduğunu ve bizlerinde öldüren kişilere yardım ve yataklık ettiğimiz, bu yardımı düğün aracımızla bu kişileri taşıdığımız ve Sıddık’ın evinde barındırdığı ve bizim yine araçlarımızla bu kişileri olay yerine bıraktığımız iddiasıyla bizi suçladılar. Beni gözaltına aldılar ancak savcılık serbest bıraktı. Sıddık’ı aramadılar ve gözaltına almadılar. Fransa’da ailesiyle birlikte yerleşik olup işçi olarak çalışan kardeşimin oğlu Mehmet Kaya da düğün sebebiyle köyde bulunuyordu. Celal astsubay Varto’da yeğenimi gözaltına almasına karşın herhangi bir işlem yapmayıp serbest bıraktı. Yeğenim Mehmet Kaya bize, Celal astsubayın kendisini bıraktığını hatta bu esnada kendisine telefon numaralarını bıraktığını, zaman zaman da Celal ile Mehmet’in telefon görüşmeleri yaptığını anlattı.
Oğlum kaybolmasından sonra Mehmet bir çok kere Celal astsubay ile Fransa’dan arayarak telefon görüşmeleri yaptı. Hatta 21 Kasım sabahı yaptığı görüşmede, biz de Celal astsubayın yanındaydık. Mehmet yeğenimizdir bizi sürekli arar, memleketine gelir herhangi bir örgütle bağlantısı yoktur. Türkiye’den pasaportla gitmiş ve yine pasaportla gelir.
Oğlumun Celal astsubaya olan güveni ve yakın diyaloğu nedeniyle Celal astsubay oğlumuzu harcadı. Düğüm Celal’dedir. Celal astsubayın, oğlumu Ahmet Kartalın ölümünden ailemizi sorumlu tuttuklarını düşündüğümüz Kartal ailesine teslim etmiş olabileceği kaygısını taşıyoruz.” Dedi.
Sıddık Kaya’nın kız kardeşi Herdem ŞENGÜL (1966) heyetimizle yaptığı görüşmede, ” Ben Varto’da eşim ve çocuklarımla yaşıyorum. Ağabeyim 19 Kasım günü bize geldi. Anlattığına göre yeşil kart başvurusu için gelmişti. Sağlık sorunları nedeniyle Erzurum’a gidecekti. O akşam bizde kalmadı. Ertesi gün iftar saatlerinde bize geldi. Yemekte bizdeydi. Bana bir zarf içerisinde miktarını bilmediğim parasını bıraktı. Saat 17.00 sıralarında cep telefonundan arandı. Türkçe konuşarak ‘ evet, tamam , geliyorum’ dedi. Ben öncesinde zarf içerisinde bana para bırakması ve sonrasında evden ayrılmak istemesi nedeniyle nereye gittiğini sordum. Önce ‘önemli değil döneceğim’ dedi. Israr edince de ‘ arayan Celal astsubaydı. Beraber köprüye kadar gidip geleceğim. Korkma ben tuzağa düşmem. Kimseye de bir şey söyleme’ dedi. Daha sonra gecikince kaygılandım cep telefonu birkaç kez aradım ancak ulaşılamıyordu. Sabah saat 05.00’ten sonra aileme haber verdim. Ben Celal astsubayın ismini duymuştum ama kendisini daha önce hiç görmedim’ dedi.
HEYETİMİZİN YAPTIĞI TESBİTLER
1-) Astsubay Celal Şan ile kaybolan Sıddık Kaya arasında geçmişe dayalı bir ilişki ve yakınlığın tartışmasız olduğu, bu ilişkinin birbirlerini şahsen ev, iş ve cep telefonlarıyla arayacak kadar yakın oldukları,
2-) Sıddık Kaya’nın kaybolmasından bir gün öncesinden başlayarak astsubay Celal Şan ile gerek telefon ile gerekse de yüz yüze birden çok kez görüştüğü ve kaybolmasının hemen öncesinde Sıddık Kaya’nın astsubay Celal Şan tarafından telefonla arandığı,
3-) Sıddık Kaya’nın evden ayrılmadan bir süre önce kız kardeşine teslim ettiği ve içinde para bulunan zarfta ayrıca bir not kağıdında astsubay Celal Şan’a ait ev, iş ve cep telefon numaralarının yazılı olduğu,
4-) Resmi kayıtlarda Sıddık Kaya hakkında her hangi bir nedenle sabıka ve gözaltı kaydı olmadığı ancak ailesinin beyanına göre Kaya’nın geçmişte birkaç kez gözaltına alındığı ve hakkında yasak sorgu yöntemlerine başvurulduğu,
5-)1 Temmuz 2002 tarihinde meydan gelen Ahmet Kartal’ın öldürülmesi olayından Sıddık Kaya’nın suçu işleyenleri saklamak ve onlara yardımcı olmak iddialarıyla suçlanmasına karşın Sıddık Kaya’nın olay sebebiyle hiçbir şekilde ifadesine dahi başvurulmadığı hususunun dikkate değer bulunduğu,
6 -) Savcılığın müşteki, kayıp şahsın kız kardeşi Herdem Şengül ve Şüpheli Celal Şan’ın beyan ve ifadelerine başvurduğu, kayıp şahıs Sıddık Kaya’nın cep telefonu görüşmeleri ve kartına ilişkin kayıtlarının gönderilmesi için GSM sunucusu şirket ile yazışması dışında esasa etkili her hangi bir işlem yapılmadığı,
a-) Astsubay Celal Şan’ın iş, ev ve cep telefonlarına ilişkin kayıtların istenmediği,
b-) Astsubay Celal Şan’ın 20 Kasım akşamı saat 23.00’e kadar nerede ve kimlerle olduğunu ispat edebileceğine ilişkin beyan ve rahatlığı karşısında aynı günün akşamı Celal Şan’ın kimlerle görüşme yaptığına ilişkin her hangi bir araştırma yapılmadığı, iddia ettiği tanıkları dinlemek üzere celp edilmediği.
c-) Astsubay Celal Şan, kayıp şahıs ile son iki güne sığan yoğun görüşme trafiğini bir bütün olarak yeşil kart başvurusu ve işlemlerine dayandırmasına rağmen C. Savcılığının ve Kaymakamlığın bu konuda bir araştırma yapmadığı, şahsın evvelce yeşil kartı olup olmadığı, bu kez yapılan başvurunun hangi tarihte olduğu konusunda her hangi bir bilgi ve belgeye sahip olmadıkları,
d-)Sıddık Kaya en son görüldüğü köprüye giderken yolda karşılaştığı kişilerin ifadesine başvurulmadığı,
e-) Savcılık ifadesinin başında; Sıddık Kaya’yı ‘sabıkasız, vatanını ve milletini seven, güvenilir, birlikte çalışılabilir biri’ olarak tanımlayan astsubay Şan, ifadenin sonunda Kaya hakkında, ‘ kaybolmadan kısa bir süre önceki telefon kayıtları incelenirse, 16. 07. 2002 tarihinde yakalanan Özgür kod Davut Han adlı örgüt üyesinin ifadesinde belirtilen yasadışı PKK örgütünün etkin isimlerinden olan Mehmet Kaya ile telefon görüşmeleri yaptığı görülecektir’ şeklinde bir yargıda bulunduğu tespit edilmiştir.
KANAAT VE SONUÇ
İnsan Hakları heyeti yaptığı görüşme, inceleme ve tespitler ışığında; olayda kaybedilmiş olma kuşkusunun ağırlık taşıdığı, Varto’da faili meçhul olaylar, terör ve istihbarat konularında görevli olduğunu beyan eden ve Sıddık Kaya ile olayın çok öncesine giden yakın ilişkisi olduğu tespit edilen astsubay Celal Şan’ın olaydan iki gün önce yoğunlaşan ve 20 Kasım akşamı cep telefonu görüşmesini de içeren ilişkinin yeşil kart işlemleriyle sınırlı olduğu savunmasının akla uzak ve tatmin edici olmadığı kanaatindeyiz.
Olayın vehametine karşılık tahkikatının klasik bir vaka gibi sürmesi kaygı vericidir. Bu olayın da daha önceki benzer vakalarda olduğu gibi sonuçlanmaması için sonuca etkili yeterli bir tahkikat ve etkin bir soruşturma kamuoyundaki beklenti yönünden kaçınılmazdır.
Son olarak devlet, siyasi iktidar ve sivil toplum örgütlerinin bu konuya gerekli duyarlılığı göstererek Sıddık Kaya’nın sağ olarak bulunması ve kamuoyu vicdanını rahatlatması için gerekli çabanın gösterilmesini talep ediyoruz.