ŞIRNAK İLİ GÜÇLÜKONAK İLÇESİ GÜMÜŞYAZI KÖYÜ ARAŞTIRMA VE İNCELEME RAPORU

ŞIRNAK İLİ GÜÇLÜKONAK İLÇESİ GÜMÜŞYAZI KÖYÜ’NDE AHMET İMRE (12) İSİMLİ BİR ÇOCUĞUN ÖLÜMÜNE YOL AÇAN PATLAYICI MADDELERE İLİŞKİN ARAŞTIRMA VE İNCELEME RAPORU

İHD SİİRT ŞUBESİ

03.12.2010

OLAY
Şırnak İli Güçlükonak İlçesi Gümüşyazı Köyünde bulunan askeri karakola ait olduğu iddia edilen ve çevrede rastgele bulunan patlayıcı maddelerin patlaması (5 Ekim 2010 tarihinde) sonucu 12 yaşındaki Ahmet İmre’nin yaşamını yitirmesiyle ilgili olay.

AMAÇ
Söz konusu köyde etrafta rastgele bulunan ve askeri karakola ait olduğu iddia edilen patlayıcı maddelerin yerleşim yerlerine yakın mesafede olması nedeniyle patlamaların meydana gelmesi sonucunda ağır yaralanma ve ölümler yaşanmıştır. Patlamalarda yaşanan olumsuz sonuçlar nedeniyle mağdurlar ile varsa görgü tanıkları ile görüşme, araştırma ve incelemeler sonucu elde edilen bilgiler ışığında rapor hazırlamak, raporu ilgili ve yetkili kurum ve makamlara göndererek maddi gerçeğin açığa çıkarılmasına katkıda bulunmak, kamuoyunun gerçek bilgiye ulaşmasını sağlamak, faillerin bulunması ve haklarında gerekli idari ve cezai soruşturmanın başlatılmasını talep etmek, mağdurlara hukuki destek sunmak amacıyla bir insan hakları heyeti oluşturulmuştur.

HEYETİN OLUŞUMU
Heyet, İnsan Hakları Derneği Siirt Şubesi’ne 17.11.2010 tarihinde Şırnak İli Güçlükonak İlçesi Gümüşyazı Köyü nüfusuna kayıtlı Abdulkerim İmre tarafından yapılan yazılı başvuru sonucu İHD Siirt Şube Yöneticilerinden Zana Aksu, Hasan Ceyhan, Av. Roja Arslan ve Fatma Kayar’dan oluşturulmuştur.

HEYET GİRİŞİMLERİ
18.11.2010 tarihinde söz konusu heyet bileşeni Şırnak İli Güçlükonak İlçesi Gümüşyazı Köyü’ne giderek olay yerinde incelemelerde bulunmuş, köylülerle mülakat yapmış ve fotoğraflar çekmiştir. Heyet aynı gün söz konusu köyde kurulu bulunan Karakol Komutanı ile görüşmüştür.

HEYETİN OLAY YERİNE GİDİŞİ VE YAPTIĞI GÖRÜŞMELER
İnsan Hakları Heyeti, 18.11.2010 tarihinde saat 10:30 sıralarında olay yerine vararak görüşme ve incelemelerine başlamıştır.

Heyet patlamanın ortaya çıkardığı olumsuz sonuçlardan ötürü mağdur olduklarını ifade eden köylülerle görüşmelere başlamıştır.

Heyet görüşme, inceleme ve kayıt altına alma işlemlerini tamamladıktan sonra saat 15:30 sularında olay yerinden ayrılmıştır.

MAĞDURLARLA YAPILAN GÖRÜŞMELER
Mağdurlarla Yapılan Görüşmelerin İçeriği Herhangi Bir Yorum Katılmaksızın şu şekildedir:

Abdulkerim İmre (29) şu beyanlarda bulunmuştur: “…Ben 1993 yılında çobanlık yaparken, bir mayına basarak sağ ayağımı kaybettim.  O zaman 13 yaşında idim. Halen köyümüzdeki askeri birlikten 150 metre uzaktaki nöbetçi kulübesinin tam karşısında onlarca patlayıcı bulunmaktadır. Kaç defa çocuklarımız, oyun sanarak bu patlayıcı maddeleri taşlara vurdukları sırada patlama meydana geldi. Köyün kırsal kesiminde askeriyenin çöplük olarak kullandığı bölgede bulunan metal bir parçanın oğlumun (Ahmet İmre, 12 yaşında) elinde patlaması sonucu oğlum yaşamını yitirdi. Aynı olayda arkadaşı Ramazan İlhan (9 yaşında) ağır yaralandı. Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı ve Köyümüzdeki karakol nezdinde etrafta rastgele bulunan patlayıcı maddelerin temizlenmesi için defalarca kez başvuruda bulunmama rağmen şimdiye kadar herhangi bir girişimde bulunulmadı. Bu patlayıcılar daha ne kadar can alacak?”

Ramazan İ. ( 9) şu aktarımlarda bulunmuştur: “Ben, Ahmet ve annem birlikte bahçeye gittik. Bahçede biraz kaldıktan sonra ben ve Ahmet ayrılarak askeriyenin atış ettiği yere (heyetin notu: atış poligonu kast ediliyor) oynamaya gittik. O sırada Ahmet demir bir parça bulduğunu söyleyerek beni çağırdı. Ahmet’e doğru gittiğimde Ahmet o demiri bir taşa vurdu. Aniden bir patlama oldu. Bir anda benim her yerimden kanlar geldi. Ahmet’ i gördüğümde yerde yatıyordu. Benim her yerim de kan olmuştu. O an birşey hissetmiyordum. Sonra etrafımda askerleri gördüm. Askerler Ahmet’i bir arabaya koydular. Beni de başka bir arabaya koydular. Başka bir şey hatırlamıyorum. Ben çok korktum…”

Hatice İ. (45) şu aktarımlarda bulunmuştur: “Ben, oğlum Ramazan ve arkadaşı Ahmet ile beraber bahçemize gittik. Çocuklar bahçede benim yanımda iken kendi aralarında oyun oynuyorlardı. Ben de bu arada bahçe işleri ile ilgileniyordum. Sonra çocuklara “siz eve gidin ben de peşinizden geliyorum” dedim. Çocuklar benden önce bahçeden ayrıldılar. Eve gittiklerini sanıyordum. Oysa ki askeri atış yerine gitmişler. Ben de bahçeden tam ayrılıp eve doğru giderken bir anda büyük bir patlama sesi duydum. Patlama sesinin geldiği tarafa doğru koştum. Oğlumu patlama sesinin geldiği yerde kanlar içerisinde gördüm. Ancak etrafta askerler vardı. Ben ağlayarak bağırdım. Askerler oğlumun yanına gitmeme izin vermediler. Ramazan’ı bir arabaya aldıkları zaman askerlerin arasından zorla giderek Ramazan’a ulaştım. Kanlar içindeydi. Ahmet’i sordum. Askerler onu başka bir arabayla götürdüklerini söylediler. Beni arabaya almadılar. Ben onlar gittikten sonra başka bir araba ile oğlumun götürüldüğü hastaneye askerler tarafından götürüldüm. Oğlumun vücudunda doktorun söylediğine göre halen 15 demir parçası (heyetin notu: kastedilen şey şarapnel parçaları) var. Ameliyat ile bunların alınması gerekiyor. Ancak oğlumu ameliyat etmediler. Sadece kanamasını durdurdular.”

Sadiye İ. (13) özetle şu bilgileri vermiştir: “Ben ve annem, çalı toplamak için köyden çıktığımızda köyden biraz uzakta (heyetin gözlemi ile 750 metre) bir demir parçası gördüm. Ben o demir parçasının bir bomba olduğunu biliyordum. Çünkü askerler Ahmet öldükten sonra okula gelerek bize bazı demirler gösterdiler. Bu demirlerin bomba olduğunu söylediler. Onun için benim gördüğüm demirin bomba olduğunu biliyordum. Ben de olayı köy muhtarına söyledim. Köy muhtarı da köyümüzde korucu olan Emin Özal’ a söyledi. Emin Özal da benim bombayı gördüğüm yere giderek bombanın etrafına taşlar koydu. Bomba patlatılmadı ve yerinden alınmadı. Halen bomba olduğu yerde duruyor.”

RESMİ GÖRÜŞMELER
Gümüşyazı Köyü Karakol Komutanı: Heyetin Karakol Komutanı ile görüşme talebini işletmesi üzerine, Nizamiye girişinde ayaküstü bir görüşme gerçekleşmiş ve Karakol Komutanı, ismini heyet üyelerine vermeden özetle şu bilgileri aktarmıştır:  “…Benim burada bulunan patlayıcı maddeler hakkında bilgim vardır. Bundan 40 gün önce bu patlayıcı maddelerden dolayı yaşamını yitiren bir çocuktan da haberim vardır. Konu, adli makamlara intikal etmiş durumdadır.”

Heyetin, köydeki mayınların temizlenmesine ilişkin bir çalışma olup olmadığına dair sorusu üzerine ise, Karakol Komutanı soruyu yanıtsız bırakmış ve heyetin isterse rahatlıkla köyde gezebileceğini söyleyerek konuşmasını bitirmiştir.

HEYETİN YAPTIĞI GÖZLEM VE TESPİTLER

1- Söz konusu köyde çevrede, yerleşim yerine yakın mesafelerde birçok patlamamış patlayıcı maddelerin olduğu gözlemlenmiştir. 
2- Söz konusu patlayıcı maddelerin toplanması ve temizlenmesine dönük başvurular olmasına rağmen herhangi bir girişim olduğuna dair bir emare bulunmamaktadır.
3- Köyde kurulu bulunan askeri birliğin eğitim sahası olarak kullandığı atış poligonunun etrafında herhangi bir tel örgü olmadığı görülmüş, yine girişinde de herhangi bir uyarı levhasının olmadığı tespit edilmiştir.
4- Köyde bulunan askeri birliğin, çöp ve atıklarını köyün hemen girişinde bulunan bir noktaya döktüğü tespit edilmiştir.
5- Alınan beyan ve yapılan incelemelerde bahse konu köyde daha önceki yıllarda da benzer olayların yaşandığı, ağır ve telafisi mümkün olmayan yaralanmaların olduğu gözlemlenmiştir.
6- Köyde başka kimseler ile de görüşme yapmak isteyen heyet, birçok kimsenin korktuklarından dolayı beyanda bulunmaktan çekindiklerini gözlemlemiştir.

AYDINLATILMASI GEREKEN NOKTALAR

1) Yetkili ve görevli makamlar,  mayınlı bölgelerin/serbest patlayıcıların bulunduğu bölgelerin haritasına sahip midir? Bu alanların temizlenmesi için hangi çalışmaları yapmaktadır? Olay yeri mayın haritası var mı? Var ise neden gerekli uyarı işaretleriyle bu alan belirtilmemiştir?
2) Şırnak İli Güçlükonak İlçesi Gümüşyazı Köyü ve çevresinde bulunan patlayıcı maddelerin ne zamandan beri köy çevresinde rastgele bırakıldığı hususu araştırılmalıdır.
3) Daha önceki tarihlerde de benzer olayların yaşanmış olması nedeniyle bu güne kadar herhangi bir önlem alınıp alınmadığı açıklanmalıdır.
4) Köyün etrafında rastgele bulunan patlayıcı maddelerin temizlenmesine dönük herhangi bir çalışmanın olup olmadığı açıklanmalıdır.
5) Köyde kurulu bulunan askeri birliğin eğitim alanı (atış poligonu) olarak kullandığı yerin etrafının neden örülmediği ve uyarı levhasının bulunmadığı konusu aydınlatılmalıdır.
6) Köyde kurulu bulunan askeri birliğin –içinde muhtemel patlayıcı madde atığı da bulunan-  çöplerini ve atıklarını köyün hemen girişine boşaltmadaki ağır ihmal araştırılmalıdır.
7) Türkiye’nin de taraf olduğu Ottowa Sözleşmesi hükümlerine göre mağdur olanların tedavilerinin ve zararlarının mağduriyete neden olanlarca karşılanıp karşılanmadığı açıklanmalıdır. 
8) Olayda ihmali/kusuru bulunan görevliler hakkında idari ve adli işlem başlatılmış mıdır?
9) Köyde bulunan askeri birliğin patlamalar yaşanmadan önce köy halkına ve okulda okuyan çocuklara dönük uyarı anlamında eğitim çalışmasının yapılıp yapılmadığı konularının aydınlatılması gerekmektedir.

KANAAT VE SONUÇ

Söz konusu olay ile ilgili İnsan Hakları araştırma ve inceleme heyeti patlama olayının yaşandığı yerde gerek köylüler ile yapmış olduğu mülakatta ve yine kendi gözlemleri neticesinde; olayla ilgili çok etkin ve kapsamlı bir soruşturma yürütülmesi gerektiği kanaatindedir.

12 yaşındaki bir çocuğun yaşam hakkının ihlaliyle sonuçlanan bu olayla ilgili adli ve idari kovuşturma derhal başlatılmalıdır. Nitekim olay yerinde ne bir uyarı levhası bulunmaktadır ne de serbest patlayıcıların olduğu alan tellerle çevrili durumdadır. Çocukların “oyun bahçesi” gibi kullandığı bir alanda serbest patlayıcıların sorumsuzca atılması, ihmalin ve ağır kusurun da ötesinde bir durumdur. Her koşulda kutsal ve dokunulmaz olan yaşam hakkının bu biçimiyle ihlal edilmesi, ciddi bir insanlık suçudur. Sorumluların derhal açığa çıkartılması ve olayın üzerinin kapanmaması gerekmektedir. Gerekli tedbirler acilen alınmadığı sürece, başka çocukların yaşam hakkı da ciddi risk altındadır.

Hak temelli çalışan gönüllü bir sivil toplum kuruluşu olarak hukuka aykırı bir şekilde bir çocuğun yaşam hakkının ihlalinin tüm boyutları ile açığa çıkması ve sorumlularının hak ettiği cezaya çarptırılması için konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuna ve ilgili tüm kurumlara saygıyla bildiririz.

İHD SİİRT ŞUBESİ YÖNETİM KURULU ÜYELERİ

Zana Aksu

Hasan Ceyhan

Roja Arslan

Fatma Kayar

Bir cevap yazın