Sosyal devlet fikrinde, vurgu üretim araçlarının mülkiyetine değildir. Mülkiyet kamu yararları doğrultusunda sınırlanabilir. Dolayısıyla mülkiyet, dokunulabilen bir haktır."dokunulmazlık" mülkiyetten, insana geçmiştir. Sosyal devlette vurgu, çalışanların yaşam koşullarına, iş güvencesine, uygun çalışma koşullarına ve iş güvenliğine, insan onuruna uygun ücret edinmeleri üzerinedir. Aynı zamanda işsiz kalma durumunun da güvencelerinin oluşturulmasını öngörür. Her durumda bireyler, sosyal açıdan da, devletin koruması altında olmak gerekir.
İnsan haklarının bölünmesi, birinin diğerine tercih edilmesi kabul edilemez bir görüştür. Tüm insan hakları birbiriyle ilişkilidir ve bir bütündür. Başka bir anlatımla, ekonomik ve sosyal haklarla, kişisel ve siyasal haklar ve dayanışma hakları bir bütünü oluştururlar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 2. maddesinde de "sosyal hukuk devleti" devletin nitelikleri arasında sayılmaktadır.
Sivas Demir Çeliş İşletmelerinin özelleştirilmesi sonucu, toplam 472 işçinin, Devlet Demiryolları İşletmesi kadrolarında istihdam edilmesine geçilmiştir. İşçiler Mart 1999 tarihinden beri TCDD'da çalışmaktadır.
Anılan işçiler, bir kamu kuruluşu olan Sivas demir çelik İşletmesi'nde yıllarını geçirmişler ve başka bir kamu kuruluşuna ,TCDD'na, geçiş yapmışlardır. Ancak bu geçişler nedeniyle, sanki ilk kez işe başlamış gibi muamele görmüşlerdir. Demiryol-İş ile TCCD arasında yapılan toplu İş Sözleşmesi adil olmayan yorumlara tabi tutulmuştur. Ülkede aynı durumda olanlara, aynı hukuk kurallarının uygulanması, Anayasa'nın 10. maddesinde yazılı, "eşitlik" ilkesinin gereğidir.
Özelleştirilen ORİS'ten Karayollarına, Seka'dan Karayolları, Tarım Bakanlığı ve Devlet Su İşlerine nakledilen benzer durumdaki işçilerin, eski işyerlerindeki hizmetleri dikkate alınmıştır. Hukuk kuralları da bunu gerektirmektedir.
Sivas Demir ve Çelik İşletmelerinden Devlet Demir Yolları İşletmesi'ne geçişleri yapılan yüzlerce işçinin mağduriyetinin giderilmesini istiyoruz.
Hüsnü Öndül
İHD Genel Başkanı
