18 YILDIR UNUTMADIK UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ
Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçen Sivas katliamının üzerinden 18 yıl geçti. 2 Temmuz 1993’de Sivas Madımak Oteli’nin ateşe verilmesiyle başlayan katliam ateşi, 18 yıldır yüreklerimizi yakmayı sürdürüyor.
Düşünce ve ifade özgürlüğünün engellendiği linç kültürüyle yaşam hakkının fiilen sona erdirildiği kara bir gün olarak tarihe geçmiştir.
Sivas katliamının aydınlığa, demokrasiye, halkların kardeşliğine ve bir arada yaşama kültürüne yapılan bir saldırı olarak gerçekleşmiştir. Bugüne kadar Sivas katliamını gerçekleştirenler ile bu katliamı engellemek için kılını kıpırdatmayanlardan hesap sorulmadığı gibi, halkları birbirine düşürmeyi hedefleyen provokasyonlar ve gerici-ırkçı saldırılar artarak devam etmiştir. 2 Temmuz 1993’te aydınların diri diri yakılmasına neden olanları korumaya çalışanlar, yaşanan acıları unutturmaya ya da gerçek katilleri yalan haberlerle aklamaya çalışmaktadırlaR.
İnsanlık tarihinin bu kara lekesi hafızalarımızda, yaralı bilinçlerimizde, kanayan vicdanlarda 18 yıldır hiç durmadan büyümektedir. 12 Eylül zihniyetinin uygulayıp pekiştirdiği Türk-İslam sentezci zihniyet, geçmişte Maraş’ta, Çorum’da gerçekleştiği katliamları unutturamadığı gibi, Sivas katliamını da tüm çabalarına rağmen unutturamayacaktır.
18 yıl önce insanlar diri diri yakılırken kılını dahi kıpırdatmayanlar ve sorumluları yakalayıp adalete teslim etmeyenler provokatif tutumlarında ısrarcı olduklarını bir kez daha ortaya koymuşlardır. Demokrasi, eşitlik ve özgürlük taleplerinin güçlü bir şekilde dillendirildiği bir dönemde Sivas Valiliği’nin aldığı kararla Madımak önünde yapılacak anmayı yasaklaması bu provokasyonun ve yasakçı zihniyetin en açık örneğidir. Ancak açıkça bilinmelidir ki Sivas’ta yaşananları ve katliamın sorumlularını unutturmak için baskı ve engelleme politikalarına yönelenler büyük bir yanılgı içindedirler.
Sivas katliamının aradan 18 yıl geçmesine rağmen her geçen yıl daha büyük ve kitlesel bir öfke ile lanetlenmesi, ülkemizi gericiliğe ve ırkçı-şoven odaklara asla teslim olmayacağının en somut göstergesidir. Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu sancılı süreçte demokrasinin, barış, kardeşlik ve özgürlük taleplerinin kararlılıkla savunulması; iktidarın baskıcı, anti demokratik uygulamalarına karşı kararlı mücadelenin güçlenmesi açısından ayrı bir önem taşımaktadır.
Türkiye’de din ve devlet işlerinin birbirinden bağımsız gerçek bir laik yapıya kavuşturulması, bütün dinsel, mezhepsel, etnik oluşumlara eşit mesafede durulması sağlanmadıkça, halkları birbirine karşı kışkırtma girişimlerinin önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Sivas Katliamı olmak üzere, Türkiye tarihindeki bütün provokatif eylemler, tertipler, cinayetler, 12 Eylül askeri darbesi başta olmak üzere bütün darbeler, plan ve girişimler bütün yönleriyle soruşturulmalıdır. Bizzat siyasi iktidar eliyle yaratılan her türlü inanç ayrıcalıkları, inançlar üzerindeki baskı ve ayrımcı uygulamalara son verilmeli, Aleviler başta olmak üzere farklı inanç gruplarının talepleri karşılanmalıdır. Madımak utanç müzesi olmalıdır.
Katliama iştirak edenlerle katledilenlerin isimlerinin aynı tabloda yeri yoktur. Elbette ki her insanın yaşam hakkını savunuyoruz ancak mağdur gibi gösterilmesi vicdanları ve yürekleri bir kez daha yaralamaktadır.
Seçilmiş vekillerin tutukluluk halinin devam etmesi ülkenin acilen demokratikleşme önündeki engelleri kaldıracak, diyalog ve demokratik kültürün gelişmesini ve toplumsal barışı sağlayacak yasal düzenlemelerin bir an önce çıkması gerekmektedir.
İnsan hak ve özgürlüklerinden, eşitlikten, demokrasiden, barıştan ve kardeşlikten yana olan herkes ve demokratik kitle örgütleri olarak bir kez daha katliamı lanetliyor ve unutturmayacağımızı haykırıyoruz.
Sivas katliamında yaşamını yitiren insanlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor, onların savunduğu değerleri ve mücadelelerini kendi mücadele alanlarımızda yaşatacağımıza söz veriyoruz.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ MUĞLA ŞUBESİ
KESK ŞUBELER PLATFORMU