2003 Yılı Nobel Barış Ödülü sahibi İranlı Şirin Ebadi, 2004-2012 yılları arasında Birleşmiş Milletler din özgürlüğü Özel Raportörlüğünü yapmış olan Hindistanlı Asma Jahangir, Bağımsız Seçim Yüksek Kurumu Başkanı Tunuslu Kamel Jendoubi’nin de aralarında bulunduğu 400’e yakın insan hakları savunucusu bu etkinlikte bir araya gelecekler.
Uluslararası Ceza Mahkemesi başkanı Sang-Hyun Song ve UCM Baş Savcısı Fatou Bensouda da bu etkinliğe katılacaklar.
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu Başkanı Souhayr Belhassen, Türkiye’nin kararlı bir süreçten geçmekte olduğunu belirterek şunları söyledi: “Konferansımız bu anlamda çok uygun bir zamanda yapılıyor ve umuyoruz ki, bu beş günlük süre boyunca gerçekleştireceğimiz paylaşımlar insan hakları savunucularının ifade özgürlüğü, azınlık hakları ve adalet konularında önümüzde bulunan tehditleri daha iyi anlamasına katkıda bulunacaktır”
Belhassen ayrıca, “Türkiye ve PKK arasında başlatılan barış müzakerelerinin çatışmanın yönetiminde önemli bir dönüm noktasını oluşturduğunu, diyalog yönteminin seçilmiş olmasının çok önemli olduğunu, sonuç alıcı bir değişim için devam edilmesi gerektiğini ve bütün bu süreçlerde bir bütün olarak insan haklarının güvence altına alınmasının da önemli olduğunu” ifade etti.
Yakın zamanda 22 sendika üyesi ile beş insan hakları savunucusunun tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmaları ülkede insan haklarının iyileştirilmesine ilişkin bir bağlılığı yansıtmaktadır. Bu girişimler şimdi, haksız yere özgürlüğünden yoksun bırakılan bütün avukatlar, gazeteciler ve savunuculara da uygulanmalıdır. Türkiye bir dönüm noktasındadır, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki pek çok ülke tarafından gözlemlenmektedir. Dolayısıyla bir örnek oluşturmalıdır.
Bu bağlamda Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu, Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı’na Sayın Başbakan Erdoğan’a iletilmek üzere 8 temel alanda atılması gerekli adımları içeren bir tavsiye mektubunu takdim etmiştir. Bu adımlar, Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri ile uyumlu olarak, ifade özgürlüğünün tam olarak güvence altına alınması, siyasal şiddetle mücadele ederken insan haklarına saygı gösterilmesi, keyfi olarak özgürlüğünden yoksun bırakılanların serbest bırakılması, insan hakları ihallerinin mağdurlarının adalete, gerçeğe ve giderim mekanizmalarına erişiminin sağlanması ve bu ihlallerin bir daha tekrarlanmamasının güvence altına alınmasını içermektedir.