Suriyeli Mültecilere Uygulanan Sosyal Linç Kampanyası

Son süreçte ülkemizde yaşayan Suriyeli İnsanların istenmediği üzerine kurgulanmaya çalışılan sosyal linç kampanyalarına karşı biz insan hakları savunucuları bu basın ve kamu bildirisini tüm kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.

Değerli basın mensupları ve sayın katılımcılar;

Suriye İç Savaşının başladığı Mart 2011 tarihinden bu yana savaş ve yaşam sorunları nedeniyle 1 milyonun üzerinde insan, Suriye’den ayrılarak komşu ülkelere sığınmak zorunda kalmıştır. Suriye’de yaşanan savaş tarih itibariyle Irak ve Filistin coğrafyasında yaşanan çatışmalar ile daha yaygın bir coğrafyada insanlık dramlarının ve insanlığa karşı savaş suçlarının yaşanmasına neden olmaktadır.

Gaziantep Valiliğince yapılan en son açıklamaya göre ise Gaziantep’te 200 bin 357’si kayıtlı olmak üzere toplam 250 bin civarında Suriyeli sığınmacı yaşamaktadır. Ancak yerel verilere göre bu sayının 300 bin kişiyi aştığı ortadadır.

DENKLEM:

Suriye’de yaşanan savaş öncesinde de şehrimiz sosyal adaletsizliği su yüzünde olan halk içerisindeki deyimi ile ‘’zenginine güç yetmeyen fakiri ekmeğe muhtaç olan bir şehirdir.’’

Suriye de yaşanan savaş bu durumu daha da ayyuka çıkarmıştır. Temel sorunun bir kısmı sosyal adaletsizlik, bir kısmı savaştır. Esasına bakarsanız şehrimiz herkese yetecek ekonomik güce sahip varsıl bir şehirdir. Fakat hep daha fazla kazanmaya ve sahip olmaya yönelik günlük yıkıcı üretim ve tüketim ilişkilerinin de sonucu olarak yaşananlar ortaya çıkmaktadır.

Sözün özü bu şehir de herkese yetecek ekmek, barınma ve diğer sosyal koşulları sağlayacak donanımlar mevcuttur.

Gaziantep’te yaşayan halklar olarak; bizi sıkan dar ekonomik ve sosyal koşulların sonucu olarak savaş sonrası daha zorlaşan geçim ve insani sıkıntılardan direkt olarak şehrimizde yaşayan Suriyelileri sorumlu tutmaktayız. Ama hal şu dur ki: Suriyeli Sığınmacılar yalnızca yaşamaya çalışmaktadırlar.

Bu şehirdeki sorunların artmasının sebebi Suriye de yaşanan savaş ve savaş sonrası sığınmacılara yönelik olarak etkin bir proje ve pratik ortaya konmamasıdır.

Ortada şiddet içermeyen yollar ile tepki göstermek gereken bir durum var ise savaş, bu savaşı isteyenler ve adaletsiz sosyal koşullardır. Yani bir tepki gösterilecekse hayvanların barındığı yerlerde barınmak zorunda kalan, köle gibi çalışan, şiddete uğrayan çoğunluğu fakirlerden oluşan Suriyeli Sığınmacılara değil, bu savaşı ve adaletsiz sosyal koşulları ortaya çıkaranlara yine şiddet çağrısı olmadan tepki gösterilerek sorun çözülebilir.

Suriyeli sığınmacılara yönelik tepkilerin artmasında en önemli etken onlara yönelik olarak sosyal medya ve diğer tüm iletişim araçları ile ayrımcı bir dil kullanan ve Suriyeli Sığınmacılara şiddet uygulayan ayrımcı ırkçı çevrelerdir. Başbakan Erdoğan’ın dahi 16.Temmuz.2014 tarihli açıklamasında sığınmacılara dönük saldırıların, bir kısım yönlendirmeler ile tetiklendiği belirtmesine rağmen sığınmacılara yönelik saldırılarda etkin bir koruma gerçekleştirilmediği gözlemlenmektedir.

En son şehrimizde sadece bir trafik kazası bahane edilerek Gaziantep’de Suriyeli plakalı araçlara ardından Suriyelilerin işlettiği işyerlerine saldırılmış ise de saldırı sonrasında saldırganlar uzun bir süre haksız fiillerine devam etmiş bu olaylar neticesinde tutuklanan veya nitelikli bir soruşturmaya uğrayan saldırganların olmaması dikkate değerdir. Bu aşamadan sonraki olaylardaki tüm kamu gücünü kullananları etkin davranmaya, etkili soruşturma yürütmeye davet etmekteyiz.  

İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şubesi olarak bu öz raporumuzda, Şehrin alt orta sınıfı ve sığınmacılarının gençlerinin, yaşlılarının, çocuklarının ve kadınlarının yaşamak için zorunlu ihtiyaçları dışındaki sosyal faaliyet gibi gereklerini anlatmak dahi bu rapor için lüks kavramı içine girmektedir.

ACİL EYLEM PLANI:

1-) Şehirde bulunan kamu gücü kullananlar Suriyelilere yönelik şehir içerisindeki tertip edilen eylemlerde ve günlük hayat içerisinde gelişen pratiklerde Suriyelilere yönelik saldırılarda etkin hareket etmeli ve koruma önlemlerini suç oluşmuş ise suç sonrası cezalandırma için etkin soruşturma önlemlerini alınmalıdır.

2-) Bilişim, soysal medya yerel gazeteler ve diğer iletişim araçları üzerinden Suriyelilere yönelik olan ayrımcı, şiddet içeren dile ve saldırılara yönelik olarak soruşturmalar başlatılmalıdır. Ayrımcı dilin önlenmesi konusunda seminer ve eğitimler yapılmalıdır.

3-) Kentin barınma pahalılığına sebebiyet veren ve azınlık bir sınıfa rant sağlayan imar planları gözden geçirilmelidir. Konut ve işyeri kiralarında bir tavan fiyat semtlere göre belirlenmeli, ücretsiz konaklamanın olanakları sağlanmalıdır.

4-) Suriyelilere yönelik çalışma şartlarına dönük sağlıklı çalışmalar yapılmalıdır.

5-) Uluslararası yardım kuruluşları ile beraber insani projeler ortaya konarak şehrimizde farklılıklar bir fazlalığa değil berekete dönüştürmelidir.

6-) Suriyeli Sığınmacıların gelmesiyle, ekonomik ve sosyal koşulları daha da darlaşan alt ve orta sınıf Gaziantep’te yaşayan halklar, yapılacak projelerde göz önünde tutulmalıdır.

7-) Suriyeli Sığınmacıların, sağlık hizmetlerini alabilmesi için zorunlu olan kimlik alımında Gaziantep AFAD İl Müdürlüğü önünde oluşan ve günlerce kuyrukta beklemeyi gerektiren sorunun önüne geçilmesi için yeterli personel sağlanmalıdır.

😎 Hastanelerde sağlık hizmeti almaya çalışan Suriyeli Sığınmacılara dillerini bilen personel ve doktorlar ile hizmette bulunulmalıdır.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ GAZİANTEP ŞUBESİ

Bir cevap yazın