Suruç Katliamını Unutmuyoruz!

20 Temmuz 2015 günü, Urfa’nın Suruç ilçesinde Amara Kültür Merkezi’nde SGDF’ye üye 300 civarı sosyalist genç bir araya geldiler. Bir basın açıklaması yapıyorlardı ve birdenbire canlı bomba saldırısına uğradılar. Otuz üç genç insan, yaşamını yitirdi, onlarcası da yaralandı. Tamamen sivillere yönelik gerçekleştirilen bu bombalı saldırının insanlığa karşı bir suç olduğu şüphesizdir. Hiç unutulmamalıdır ki bu saldırıdan yaklaşık bir buçuk ay önce de 5 Haziran günü Diyarbakır’da HDP mitingine yönelik yine bir saldırı gerçekleşmiş ve paramiliter gruplar tarafından gerçekleştirilen bu saldırıda çok sayıda insanımız katledilmişti.

Son 10 yıldır, kamu düzenini gerekçe göstererek çok büyük ölçüde güvenlik tedbirleri alan ve sivil toplumun kendini anlatması yolunda gerçekleştirebileceği tüm etkinlikleri yasaklayan devletin, böylesine saldırılara karşı yeterli güvenlik önlemleri almayışı son derece düşündürücüdür. Bu katliamın, en büyük sorumlusu yeterli güvenlik tedbirlerini almamış olan, devlettir. Kaldı ki bugüne kadar bu katliamın sorumluları, gerçek anlamda ortaya çıkarılmamış ve yargılanmamışlardır.

Urfa Suruç’ta gerçekleştirilen toplu katliam saldırısının en güçlü şüphelisi, İŞİD isimli radikal dinci çete yapılanması olduğu gerçeğidir. Suruç gibi Mürşitpınar sınır geçiş noktasının yanında bulunan bir sınır kentinin yoğun güvenlik önlemleri altında saldırıya maruz kalması burada Türkiye’deki bazı gruplar ile İŞİD arasındaki ilişkilerin devam ettiğini bize göstermektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Suriye politikasını insan hakları savunucuları olarak başından beri eleştiriyoruz. Türkiye’nin bu politikası maalesef ki İŞİD’in insanlık dışı saldırılarına sürekli zemin hazırlamış ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti Rojava kantonları Afrin-Kobani arasında bulunan Cerablus kenti ve civarına maalesef girerek son derece tehlikeli bir yapılanmaya sebep olmuştur. Suruç’ta enternasyonalist dayanışma örneği göstererek Rojava kantonuna yardım etmek üzere oradaki çocuklara destek olmak üzere gitmek isteyen Türkiyeli sosyalist gençlerin İŞİD tarafından bombalı bir saldırı ile katledilmeleri insanlığa karşı bir suçtur. Dolayısıyla bu suç faillerinin destekçilerinin gerçek anlamda kimliklerinin ortaya çıkarılarak cezalandırılmaları gerekmektedir. İnsan hakları savunucuları olarak bu yolda mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğiz.

 

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ