Türkiye hapishanelerinde meydana gelen hak ihlalleri neredeyse Cumhuriyet tarihi ile yaşıt olup bu ihlallerin giderilmesi konusunda bugüne kadar iktidara gelen hiçbir hükümetin kalıcı politikalar geliştirmemesi, sorunun daha da derinleşmesine neden olmuştur. Derneğimiz, 12 Eylül askeri darbesinden sonra Türkiye hapishanelerinde meydana gelen işkence ve kötü muamele uygulamaları ile yaşam hakkı ihlallerinin sona erdirilmesi amacıyla bir araya gelen mahpus yakınları, aydınlar, hak savunucuları ve hukukçular tarafından kurulmuştur. 37 yıllık tecrübemizle söyleyebiliriz ki Türkiye hapishanelerinde meydana gelen ihlallerin en önemli nedeni devletin iç barışını sağlamak konusundaki isteksiz davranışlarından kaynaklanmaktadır. Özellikle Kürt Meselesinin uzun yıllardır çözümsüz bırakılması, devletin aşırı güvenlikçi politikalarda ısrarcı olması, hak ve özgürlükler konusunda mücadele eden kişi ve kurumların illegalize edilmesi Türkiye hapishanelerinde tutulan mahpus sayısının ve yaşanan ihlallerin her geçen gün artmasına neden olmaktadır.
Türkiye hapishaneleri, birçok sorunun sürekli hale geldiği ve mahpus yaşamını tehdit eden uygulamalar ile birer “insan hakları ihlal merkezlerine” dönüşmüştür. Hapishanelerde tecrit ve izolasyon, işkence ve kötü muamele, sosyal hakların engellenmesi, sürgünler, hasta mahpusların tedavi haklarının engellenmesi, idari gözlem kurulu kararları ile tahliyelerin engellenmesi, şüpheli ölümler gibi yaşam hakkını ortadan kaldıran birçok ihlal meydana gelmektedir.
Bilindiği üzere hapishanede tutulan mahpusların haklarına saygı gösterilmesi ve haklarını kullanırken ayrımcı bir politika ile karşılaşmaması Devletin sorumluluğundadır. Devletler, hapishanede tutulan mahpusların politik görüşüne, etnik kimliğine, cinsiyetine ve diğer farklılıklarına bakılmaksızın insan onuruna yaraşır bir tutum belirlemekle yükümlüdür.
Bu bağlamda bir işkence yöntemi olarak gördüğümüz tecrit politikası, başta İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi olmak üzere Türkiye’de yeni kurulan S Tipi, Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli Hapishanelerde birçok ağır ihlale neden olmaktadır. Bir işkence yöntemi olarak tecrit, devletlerin hapishanelerde özellikle politik mahpusları “ıslah” etme ve bu yolla toplumun bütün muhalif kesimlerine yönelik bir gözdağıdır. İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile aynı hapishanede kalan Ömer Hayri KONAR, Hamili YILDIRIM ve Veysi AKTAŞ’a yönelik uzun zamandır devam eden, dış dünyadan izole etme, Avukat ve aile görüş yasağı, telefon ve mektup ile iletişim hakkının engellenmesi içeren mutlak tecridin geldiği aşamayı göstermektedir. 33 aydır aile ve avukatlarının görüş için yapmış olduğu başvurular kabul edilmiyor. Bu mutlak tecrit, devletin uymakla yükümlü olduğu hem kendi iç hukuk mekanizmasına hem de uymakla yükümlü olduğu Uluslararası sözleşmelere aykırıdır. İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki tecrit ve diğer hak ihlalleri ile ilgili Avrupa İşkencenin Önleme Komitesi’nin (CPT) birçok kez tespitleri ve tavsiye kararları olmasına rağmen yetkili makamlar tarafından tecridin kaldırılmasına dair herhangi bir adım da atılmamıştır. Derneğimiz tarafından İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunu ziyaret etmek için ve hapishanedeki uygulamaları tespit etmek amacıyla defalarca Adalet Bakanlığına başvuruda bulunulmuştur. Ancak yetkililer tarafından yaptığımız başvurulara herhangi bir dönüş yapılmamıştır.
Türkiye hapishanelerinde uygulanan tecrit ve izolasyon uygulamalarının kaldırılması talebi ile hak ihlallerine karşı mahpuslar tarafından birçok kez açlık grevi eylemleri gerçekleştirilmiştir. 27 Kasım 2020 tarihinde tecrit ve izolasyon uygulamalarına karşı Türkiye hapishanelerinde başlayan süresiz dönüşümlü açlık grevleri 290. gününde bitirilmiş; 2021 yılı içerisinde de mahpuslar tarafından ceza infaz sistemindeki sorunlara tepki olarak yeniden açlık grevi eylemleri başlatılmıştır. Son olarak 27 Kasım 2023 tarihinde İmralı Hapishanesinde devam eden tecrit uygulamalarının son bulması ve Kürt sorununa demokratik çözüm talebiyle birçok mahpus tarafından dönüşümlü açlık grevi eylemleri başlatılmıştır. Geçmişte birçok kez denenen ve mahpusların yaşamlarını yitirmelerine neden olan açlık grevleri konusunda mahpusların taleplerinin Devlet ve iktidar yetkilileri tarafından dikkate alınarak; başta İmralı hapishanesinde devam eden tecrit uygulamalarına derhal son verilmeli, aile ve avukatlarının görüş talepleri acilen kabul edilmelidir.
Türkiye’de onurlu bir barışın tesisi, hapishanelerde tecrit ve izolasyon uygulamalarına son verilmesi ile başta ağır hasta mahpuslar olmak üzere; politik nedenlerle hapishanede tutulan mahpuslara yönelik ayrımcı uygulamaların ortadan kalkmasıyla mümkündür. İnsan Hakları Derneği olarak bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; tecrit işkencesine son verin, ağır hasta mahpusları serbest bırakın, idari gözlem kurullarını kaldırın, barış hemen şimdi diyoruz!
İnsan Hakları Derneği