Türk Başbakanın Brüksel ziyareti: Barışçıl Protestocular Kriminal Kişiler Değildir

Türk Başbakanı Erdoğan’ın Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye’nin üyelik sürecini görüşmek üzere son beş yıldır ilk defa 21 Ocak Salı günü Brüksel’de olması bekleniyor. Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Ağı (EMHRN) Türkiye Başbakanının ziyaretini Türk yetkililere ülkedeki barışçıl gösterileri kriminalize etmeye son verme çağrısı için bir fırsat olarak değerlendiriyor.

Türk Başbakanın ziyareti AB’nin Türkiye ilgili insan hakları istişare toplantısına ve barışçıl toplanmanın son zamanlarda ihlal edilmesinin çeşitli vesilelerle kanıtlanmasına, Gezi sürecine katılan 255 protestocu hakkında Terörle Mücadele Kanunu kapsamında 23 Aralık tarihinde dava açılmasına ve hükümet izni olmadan acil tıbbi müdahalede bulunmayı suç haline getiren yasanın 17 Ocak tarihinde geçmesine denk gelmektedir. Bu yasa Gezi protestoları bağlamında hazırlandı ve açıkça gösteri alanında mesleki faaliyetini yürüterek protestoculara yardım eden doktorlara ağır yaptırımlar uygulamayı hedeflemektedir. Dolayısıyla, EMHRN AB karar verici mercilerini Türkiye’ye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AB üyelik görüşmeleri bağlamındaki ifade özgürlüğünü ve barışçıl toplanmayı kolaylaştırma ve koruma konusundaki yükümlülüklerini hatırlatması tavsiyesinde bulunmaktadır.

Protestolar Belediyenin Gezi Parkı ile ilgili inşaat projesini önlemek amacıyla 27 Mayıs 2013 tarihinde başladı. Parkın barışçıl bir şekilde işgal edilmesine yönelik şiddetli polis müdahalesi gösterilere daha fazla kişinin katılmasına ve Devlet güçlerinin aşırı güç kullanarak reaksiyon göstermesine yol açtı. Devam eden günlerde daha fazla insanın gösterilere katıldı ve bu duruma karşılık ise ifade ve barışçıl toplanma özgürlüğünü bastırmak için yetkililerin baskıcı yöntemi oldu. Bu çeşitli ve yaygın hareket (hükümet verilerine göre 3 milyon civarında insan katıldı) polis şiddetini kınadı ve farklı politik, ekonomik ve kültürel nedenler dolayısıyla hükümet karşıtı fikirlerin yükselmesinin odak noktası işlevini gördü.

EMHRN heyeti bu olayları incelemek için 3-10 Temmuz tarihleri arasında Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirdi ve alandaki farklı paydaşlar ve tanıklarla görüştü. İnceleme süresince özellikle barışçıl toplanma, yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele görmeme hakkı, hürriyet hakkı ve ifade özgürlüğü bağlamında ciddi hak ihlalleri yaşandığı şikayetleri yapıldı.

EMHRN olaylara ilişkin (İngilizce ve Türkçe versiyonları olan) bir rapor yayınladı ve ilgili rapor uluslararası insan hakları standartlarından yararlanarak ilgili ulusal mevzuatın değerlendirmesinin de olduğu EMHRN’nin temel bulgularını göstermektedir. Rapor Türk yetkililere bir dizi tavsiyede bulunarak son bulmaktadır.

EMHRN şu tavsiyelerde bulunmaktadır:

AB’ye

– Türk Hükümetini ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma hakkını kolaylaştırma ve koruma konusunda teşvik edin.

Türk Hükümetine

– Toplanma ve ifade özgürlüğünü kolaylaştırın ve koruyun ve çoğulculuğa, farklı görüşlerin toplu olarak ifade edilmesini herhangi bir ayrım olmadan açıklanmasına izin verin;

– Aşırı güç kullanımı nedeniyle yaşanan ölüm ve yaralanma ve işkence, kötü ve aşağılayıcı muamele ile ilgili iddialar hakkında bağımsız ve tarafsız soruşturmalar başlatın; cezasızlığın üstün gelmemesini ve pozisyonları ne olursa olsun ilgili kamu görevlilerinin bağımsız bir mahkemede yargılanmasını sağlayın;

– Barışçıl gösterilere yönelik yargılamaları durdurun ve haklarında şiddete bulaştıklarına dair spesifik ve somut delil olmayan tüm göstericileri serbest bırakın, gelecekte de herhangi bir idari ve/veya adli soruşturma olmayacağını güvence altına alın; özellikle siyasi aktivistlere yönelik kriminal ve terörle mücadele kapsamındaki yargılamaları iptal edin;

–          Hükümet izni olmadan acil tıbbi müdahalede bulunmayı kriminalize eden Kanun yaralı göstericilere yardım eden doktorlar ve öğrencileri cezalandırma amacıyla hazırlandığı için ilgili mevzuatı geri çekin. Bu Kanun Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerini ve Doktorların profesyonel görevlerini ciddi bir şekilde ihlal etmektedir;

– Mevcut 3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu ve polis işleyişine ilişkin diğer kanunları ve 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununda reformlar yapın. Güç kullanımı ve toplumsal olaylara müdahale araçlarına ilişkin BM Kolluk Güçleri Görevlileri Tarafından Kuvvet ve Ateşli Silâh Kullanılması Hakkında Temel İlkelerine uygun ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını takip eden net, detaylı ve bağlayıcı düzenlemeler kabul edin;

– Toplanma ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan (Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu vb.) diğer yasalarda reformlar yapın.

Bir cevap yazın