29 Haziran 2012
Aşağıda imzası bulunan örgütler, mahkemenin, aralarında Osman İşçi’nin de bulunduğu 28 sendikacı hakkındaki tutuklama kararı konusunda en derin kaygılarını dile getirir.
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 28-29 Haziran 2012’de İnsan Hakları Derneği (İHD), EMHRN Yönetim Kurulu ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) üyesi Osman İşçi’nin tutuklanmasına karar verdi. Aynı günlerde 27 sendikacı[1] da “yasadışı örgüt üyesi olma” fiilini düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun 314. maddesi uyarınca tutuklandı. Onlarla birlikte gözaltına alınan 25 sendikacı ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Bu kişilerin tamamı geçen hafta başında (25 Haziran 2012’da), terörist bir ağı -yetkililerin Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) “şehir yapılanması” olduğunu ileri sürdüğü Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) adlı örgütü- çökertmeyi amaçlayan terörle mücadele operasyonun çerçevesinde polis tarafından gözaltına alındı. 2009 yılının başından bu yana, barışçıl Kürt aktivistleri hedef alan buna benzer birçok operasyon gerçekleştirildi. Bu son operasyon KESK’e bağlı sendikaları hedef aldı: Eğitim-Sen, SES (Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası), BTS (Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası) ve bu sendikaların Ankara, Diyarbakır, İstanbul, Ağrı, Bitlis, Siirt, Adana ve Eskişehir şubeleri.
Tutuklananlar en az soruşturmanın sona ermesine kadar -ki bu 6 ila 12 ay sürebilir- tutuklu kalacaktır. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) tutukluların 10 yıl tutuklu kalmasına olanak tanımaktadır. Uzun tutukluluk süresi Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde birçok kez mahkûm olmasına neden olmuştur. Geçtiğimiz son birkaç yıldır özellikle insan hakları savunucularının aleyhine kullanılan bu kanun, savunma hakkını kısıtlanmakta; uzun tutukluluk ve yargılama sürelerini mümkün kılmakta, sanıkların delillere erişimini ve bazı tanıkların karşı tarafça sorgulanmasının engellenmektedir.
Örgütlerimiz kanundaki bulanık terörizm tanımından ve bunun, mahkemeler tarafından, [devlet] yetkililerin insan hakları karnesinin basit bir eleştirisinin terörist gruplara bir tür destek ya da terörist gruplara üyeliğin bir kanıtını oluşturduğu şekilde yorumlanmasından derin endişe duymaktadır.
Bu nedenle örgütlerimiz Osman İşçi ve 27 sendikacının keyfi olarak tutuklanmasını, gerçekleştirdikleri insan hakları etkinlerinin cezalandırılması olarak gördüğünden, derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması için çağrıda bulunmaktadır. Ayrıca müdafi avukatlarının dava dosyasına hemen ve eksiksiz erişiminin sağlanmasını yetkililerden talep ediyoruz.
Türkiyeli yetkilileri, ülkedeki birçok insan hakları savunucusunun karşı karşıya kaldığı yargı baskısına bir son vermeye ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 9 Haziran 1998 tarihinde kabul ettiği BM İnsan Hakları Savunucuları Deklarasyonu’na uygun hareket etmeye davet ediyoruz.
İMZACI ÖRGÜTLER:
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) ve Dünya İşkence Karşıtı Örgütü (OMCT), ortak programları İnsan Hakları Savunucularının Korunması için Gözlem (Observatory)
Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Ağı (EMHRN)
Cephe Hattı Savunucuları (Front Line Defenders)
İşkence Görenler için Rehabilitasyonu ve Araştırma Merkezi (Rehabilitation and Research Center for Torture Victims)
Helsinki Yurttaşlar Derneği (HYD)
İnsan Hakları Derneği (İHD)
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV)