VİCDANİ RET HAKKI KABUL EDİLMELİ, VİCDANİ RETCİLERE UYGULANAN BASKILARA SON VERİLMELİDİR

Dünyada ve coğrafyamızda, her biri insanlık suçu olan savaşlar ve çatışmalar devam ederken, savaşların devamı için silahlanma ve asker gereksinimi de devam ediyor. Egemenlerin çıkarları gerektirdiği için öldürmeyi ve yok etmeyi meşrulaştıran savaşların bir unsuru olmamak anlamına da gelen  vicdani ret hakkı, düşünce, kanaat ve vicdan özgürlüğü kapsamında vazgeçilmez bir haktır. Militarist yapıya ciddi bir müdahale etkisi yaratan ve bu nedenle devletin ağır yaptırımları ile karşılaşan vicdani ret hakkının savunulması, insanlığın savaştan ve şiddetten arınmış, özgür geleceği için atılan en önemli adımlardan biridir. Sistemin militarist zihniyeti tarafından dirençle karşılanacağı düşünülebilirse de, Türkiye Devleti’nin taraf olduğu uluslar arası sözleşmeler ve Anayasa’da yer alan düzenlemeler çerçevesinde vicdani ret hakkının tanınması ve kullanılabilir olması için gerekli düzenlemelerin acilen yapılması noktasında kanun yapıcıları ve yürütücüleri göreve ve kamuoyunu bu hakkın geliştirilmesi için mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.

İnanç, din ve vicdanla ilgili nedenlerden ötürü askerlik hizmetini yapmayı tamamıyla reddetmek veya silah kullanımının gerekmeyeceği görevlerde yer almayı istemek anlamına gelen Vicdani ret kapsamında asker olmayı reddetmek, sadece asker olmayı, öldürmeyi reddetme olmayıp, onun ötesinde düşünme yeteneği ve iradesi elinden alınmış, kişiliksizleştirilmiş, direktiflerle yönetilen bireylere dönüşmeye  karşı itirazdır ve militarizmle doğrudan mücadeledir.

Türkiye’de 1989 sonunda Tayfun Gönül ve Vedat Zencir ile gündeme giren vicdani ret hareketi, gelişerek devam etti.  Bu güne kadar vicdani ret  sebebi ile çok sayıda kişi yargılandı ve ceza aldı. Ancak vicdani reddi düzenleyen bir yasa bulunmadığından davalar, Askeri Ceza Kanunu’nun 87 ve 88. maddelerine göre “emre itaatsizlikte ısrar”, konu üzerine yazan ve konuşanlara ise Türk Ceza Kanunu’nun TCK 318. maddesine dayanılarak “Halkı askerlikten soğutmak” suçlamasıyla açılmakta. ve pratikte ömür boyu yargılanma ve hapis anlamına gelen bir cezalandırma sistemiyle karşı karşıya kalınmaktadır.

Avrupa Konseyi  vicdani sebeplerle silah kullanmayı reddeden herkese muafiyet önerdiği halde ve  diğer bütün üye ülkelerde vicdani nedenlerden ötürü askerlik hizmetinin alternatif bir hizmet yoluyla yapılabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmış olmasına rağmen, Türkiye halen askerlik hizmetine vicdani ret olanağını tanımamış ve bu konuda düzenleme yapmamış iki ülkeden biridir.

Türkiye’nin imzaladığı BM Sivil ve Siyasal Haklar Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin  yorumlarında  vicdani ret hakkına değinilmektedir.

Yine, BM İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa Konseyi kararlarında, vicdani ret hakkının “ İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 18. Maddede ortaya konduğu şekliyle, düşünce, vicdan ve din özgürlüğünün meşru bir uygulaması” olduğunu kabul edilmekte ve bu hakkın kullanımı için üye devletlere iç hukuklarında ilgili yasal düzenlemeleri  yapmaları tavsiyesinde bulunulmaktadır.

Anayasa’nın 72. maddesi vatan hizmetini hak ve ödev olarak nitelendirdikten sonra, “bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir” hükmüne açıkça yer vermiştir.

Buradan yola çıkılarak Anayasada” vatan hizmeti” nin   alternatifli olarak öngörülen bir hak ve ödev olduğu  ve askerlik dışında hizmetlerle bu hak ve ödevin karşılanabileceği söylenebilir.

Vicdan özgürlüğü ise Anayasada dokunulamaz, sınırlanmaz, yasama, yürütme ve yargı olarak tüm devlet aygıtını bağlayıcı bir temel hak olarak güvence altına alınmıştır.

Bizler; Vicdani ret iradesini açıklayarak konuyu kamuoyu gündemine taşıyan ve bu hareketin gelişmesine vesile olan kişilerin yürüttükleri bu zor mücadeleyi destekliyoruz.  Taraf olduğumuz uluslar arası sözleşmeler, Uluslar arası sözleşmelere  iç hukukumuza göre üstünlük tanıyan Anayasanın 90. maddesi, askerlik hizmetinin uygulamasının çıkarılacak kanunlarla düzenlenmesini öngören 72. maddesi, Vicdan özgürlüğünü düzenleyen 24. maddesi, düşünce ve kanaat özgürlüğünü düzenleyen 25. maddesi ile  düşünce ve ifade özgürlüğünü düzenleyen 26. maddesi  ve temel insan hakları  ilkeleri çerçevesinde,  yasa yapıcıları ve uygulayıcıları vicdani ret hakkının tanınması ve kullanılabilirliğinin sağlanması için göreve çağırıyor,  vicdani ret hakkını kullananların cezalandırılması uygulamasından vazgeçilmesini ve süren davaların düşürülmesini istiyoruz.
           
İHD İstanbul Şubesi

Bir cevap yazın