Biz insan hakları savunucuları biliyoruz ki, bir ülkede yaşam hakkı korunamıyorsa hiçbir hak kategorisi korunamaz. Bizler biliyoruz ki, yaşam hakkının güvenlik görevlileri tarafından ihlal edildiği bir ülkede haklar ve özgürlükler sistematik olarak ihlal riski altındadır.
Geçtiğimiz 15 Şubat günü, Cizre’de toplantı ve gösteri yürüyüşü esnasında polisin yine aşırı ve orantısız güç kullanımına tanıklık ettik ve yine 16 yaşında bir çocuk polis panzerinin altında can verdi. Bireylerin ve toplulukların şiddet içermeyen araçlarla diledikleri konuda, diledikleri talepleri ileri sürdükleri toplumsal gösteri ve toplantı yapma hakları vardır. Demokratik ve çağcıl ülkeler, farklı fikirlerin ifade edilmesi ve toplumsal gösteri düzleminde gerçekleşmesi hakkını korur. Oysaki Türkiye’de polisin güç kullanımı sonucu toplumsal olaylarda yaşam hakkının ihlal edilmesi, neredeyse günlük yaşantımızın bir parçası haline gelmiştir.
Yakın geçmişimizden sadece birkaç örnek vermek gerekirse, 28 Mart 2006’da Diyarbakır’da çıkan olaylarda 7’si çocuk 10 yurttaşımız yaşamını yitirmişti. Yine aynı süreçte Kızıltepe’de polisin kitleye müdahalesi esnasında 1 çocuk yaşamını yitirmişti. Benzer vakalar anti-demokratik PVSK, TMY gibi yasaların da cesaretlendirmesi sonucu, Türkiye’nin birçok coğrafyasında yaşandı. Demokratikleşme, “işkenceye sıfır tolerans” söylemlerine rağmen, AKP Hükümeti döneminde çocuklar, toplantı ve gösteri yürüyüşleri esnasında yaşamını yitirmeye devam etti. Son derece kutsal ve dokunulmaz olan yaşam hakkının ihlal edilmesinde failler cezasız kaldı, tek bir fail yargı önüne çıkartılmadı.
İHD, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her türlü hak ihlalinin takipçisi olacaktır. Yahya Menekşe’nin yaşam hakkına kast edilmesiyle insanlık ailesi büyük bir yara almıştır. Çocuklarımızın, yurttaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin gaspı karşısında biz insan hakları savunucuları demokrasi ve hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz.
İhlalsiz, çocukların yaşam hakkının çalınmadığı bir ülke özlemiyle…
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ
