Yargı Üzerinde Baskı Oluşturmak

İHD olarak insan haklarının a) demokratik kamuoyu ve b) hukuk yoluyla korunması temel anlayışını savunuyoruz.

Hukuk yoluyla korumanın temellendirilmesini, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin Başlangıç ve 28. maddelerinde görmek olanaklı.

Avrupa Konseyi Statüsü’nün 3. Maddesi de, Konsey üyesi ülkelerin, herkesin insan hakları ve özgürlüklerini hukukun üstünlüğü ilkesine göre garanti ettiğini vurgular. Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1. maddesinde de Sözleşme’nin tarafı ülkeler, kaza yetkisi altındaki herkesin insan hakları ve özgürlüklerini garanti ederler. Sözleşme’nin 13. maddesinde de ihlalde bulunanlar kamu otoriteleri olduğunda da etkin iç hukuk garantisinde bulunurlar. 

Türkiye, anılan belgelerin tarafıdır.

 Hukukun üstünlüğü ilkesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Silder ve Diğerleri/İngiltere (1983) davasında belirttiği gibi, temel bir ilkedir. 

Hukuk devleti olmak demek, hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşama geçmesi demek. Kastedilen hukuk, herhangi bir hukuk olmayıp, içeriği bakımından insan hakları hukukudur. Hukuk devleti, tüm eylem ve işlemlerinde hukuka uyan, hukukla bağlı ve hukuk tarafından denetlenen devlet demektir. Hukuk denetimi yargı tarafından yapılır. Buna yargısal denetim denir. 

Yargısal denetimin yapılabilmesi hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşama geçmesi demektir. Bu denetimin hukuka uygun olarak gerçekleştirilebilmesinin başta gelen koşulu bağımsız ve tarafsız yargıdır.

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Sayın Osman Paksüt’ün izlenmesi ve dinlenmesi (dinlenmeye teşebbüs edilmesi) yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine açık bir müdahaledir. Bu müdahaleyi hukuk dışı ve kabul edilemez buluyor ve protesto ediyoruz. Bu girişim yürütme gücüne bağlı birimler tarafından gerçekleştirilmektedir. O nedenle, yürütme gücünü oluşturan hükümet-inandırıcı açıklamalarda bulunmalıdır. İkinci olarak, Cumhuriyet Savcıları derhal harekete geçmelidir. Böyle bir girişim, şahsi şikayete bağlı bir olay olarak değerlendirilemez. Bu tür ihlaller tüm toplumun insan hakları ve özgürlüklerini ilgilendirir. O nedenle Sayın Osman Paksüt kişisel olarak şikayetçi olmasa da, kamu adına soruşturma açılmalıdır. Yargıçlar, bağımsız ve tarafsız olamazlarsa, onlar baskı altına alınırlarsa, adalet nasıl dağıtılacak? Dağıtılan adalete nasıl ‘adildir’ diyeceğiz? İnsan hakları ve özgürlükleri belirtilen durumda nasıl güvence altına alınmış olacak? 

Hüsnü Öndül

İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı

Bir cevap yazın