Yasama, Yürütme ve Yargı Uygulamaları

Yasama, Yürütme ve Yargı Uygulamaları, İnsan Haklarının Korunup Geliştirmesi Genel Amacı İle Çelişmekte, Özgürlüklerin Kullanımını Engellemektedir

Son günlerde basında ard arda yer alan haberler, “Türkiye, insan hakları ve özgürlükleri bakımından nereye gidiyor?” sorusunu akla getirecek nitelikte:

  • Kaos GL’nin dernekleşme girişiminin, Ankara Valiliği tarafından “derneğin adının ve amaç maddesinin ahlaka aykırı” olduğu gerekçesi ile kabul edilmemesi ve derneğin kapatılması için dava açılacağının açıklanması,
  • Derneğimiz kurucularından, Türk PEN Genel Sekreteri Ragıp Zarakolu hakkında, yayınladığı bir kitaptan ötürü “Cumhuriyeti tahkir ettiği” iddiası ile dava açılması, (ünlü yazar Orhan PAMUK hakkında da aynı nitelikte bir dava devam ediyor)
  • Bir sivil insiyatifin “Kürdüm Talep Ediyorum” başlıklı dilekçeleri, TBMM yetkilileri tarafından “Kürtçe olduğu” gerekçesi ile kabul edilmemesi.
  • Son zamanlarda, tümüyle barışçıl bir şekilde toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullananların (özellikle DEHAP yönetici ve mensuplarının) gözaltına alınması ve sıklıkla tutuklanması,
  • Deniz Gezmiş’in posterini parti bürosuna asan EMEP Hozat İlçe Başkanı hakkında “suçu övme” iddiası ile dava açılması,
  • MEB, kız öğrencilerin etek boyları ile yeniden uğraşmaya başlaması.

  • Bir ilimizde alkol veren lokanta ve diğer işyerlerinin il dışına taşınmasına karar verilmesi,
 
gibi, ifade özgürlüğünden, özel yaşamın korunmasına; dilekçe hakkından, inanç özgürlüğüne kadar geniş bir alanı kapsayan bu karar ve uygulamalar, özgürlükler konusunda genel bir geriye gidişin işaretlerini oluşturuyor. Sanki 1999 yılından sonra başlayan ve Anayasa dahil, hukuk mevzuatımızda yapılan değişiklikler ve iyileştirmeler hiç yapılmamış gibi… Devletin temelini oluşturan organlar, özgürlüklerin ve insan haklarının geliştirmesi ve korunması için değil de; bunların kullanılmaması için el ele vermiş görünüyorlar.

Bu nedenlerle bir kez daha, devlet kurumlarını ve yetkilileri uyarmak istiyoruz. İnsan hakları ve özgürlükler, dönemsel nitelikte ve siyasi koşullara göre şekillenecek kavramlar değildir. Günümüzde her türlü devlet yönetiminin meşruiyeti, insan hak ve özgürlüklerine bağlılıktan geçer. En yüksek değer insandır ve O’nun özgürlükleridir. Devletin temel organları olan yasama, yürütme ve yargının da birincil görevi insan haklarını korumaktır.

Bu düşüncelerle, insan haklarına, özgürlüklerine ve genel olarak da demokrasiye zarar verici karar ve uygulamaların vakit geçirilmeden düzeltilmesini, bundan sonra da hak ve özgürlüklerin kullanımının engellenmemesini talep ediyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ

Bir cevap yazın