Yeniden Zorunlu Göç Girişimleriyle Karşı Karşıyayız!

Değerli Basın Mensupları,

İnsan hakları savunucuları olarak, çatışmalı ortamın yeniden başlamasından duyduğumuz kaygıları farklı vesilelerle defalarca kez kamuoyuyla paylaştık. Yaşadığımız 15 yıllık acı deneyimin ardından, çatışmaların, yeniden yaşam hakkı ihlali, yeniden keyfi gözaltılar, yargısız infazlar ve köy boşaltmaları anlamına geleceğinden endişe etmekte ne kadar haklı olduğumuz son aylarda maalesef orta çıkmış durumdadır. Bostaniçi, Batman, Siirt, Şemdinli, Yüksekova, Mersin’ de yaşanan yargısız infazlar, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkını kullananlar üzerinde gerçekleşti. Daha fazla demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin tesis edilmesi gerekirken, AB ile müzakere sürecinde temel hak ve özgürlükler önündeki ihlallerin ve keyfi uygulamaların ardı arkası kesilmedi. Son olarak Şemdinli’de ortaya çıkan maske düşümlerinden sonra, yurttaşlarımıza bir yanıt verilmesi gerekirken, her zaman olduğu gibi, failin devlet içinde kümelenmiş yasadışı güç odakları olması nedeniyle, konunun üzeri kapatılmak istenmekte ve gerçekler karanlıkta bırakılmaya çalışılmaktadır.

İHD olarak, içinden geçtiğimiz sürecin haklı kaygısını yaşarken, 90’lı yıllar boyunca sistematik bir devlet politikası olarak uygulanan bir zorunlu göç girişimi ile karşı karşıyayız. İHD Siirt Şubemize yapılan başvurular sonrası 28 Ekim 2005’de bir Köy Korucusu ile bir gerillanın yaşamlarını yitirmesiyle sonuçlanan çatışmanın ardından, Eruh ilçesi Erenkaya Köyü’ nde yaşanan hak ihlallerinin ayrıntıları size sunulan raporda belirtilmiştir. Buna göre, geçimini hayvancılıkla sağlayan köylülerin hayvanlarını otlatmalarına izin verilmemekte, köye giriş çıkışlar yasaklanmakta, ev baskınları ve keyfi gözaltılar devam etmekte ki bunlar arasında halen gözaltında bulunan köy muhtarının iki eşi de vardır-, Karakola yakınlığı bahane edilerek iki evin yıkılması ve badem ağaçlarının kesilmesi için köylüler tehdit edilmektedir. Heyet olarak olay yerinde yaptığımız görüşmelerden ve vardığımız tespitlerden sonra, Erenkaya Köyünde yaşayan yurttaşlarımızın zorla göçe maruz bırakılmak istendiklerini söylemek mümkündür. Yakılıp zorla boşaltılan 3.688 köyün zararları tazmin edilmemişken, zorunlu göçün yarattığı sosyal, psikolojik ve ekonomik travmalar atlatılmamışken, yeniden bir köy boşaltma vakasıyla karşı karşıya olduğumuz için son derece kaygılı olduğumuzu ifade etmek gerekmektedir. Erenkaya Köyünün zorla boşaltılması durumunda civar köylerin de bundan etkileneceği açıktır.

Değerli Basın Mensupları,

Söz konusu çatışma sonrasında yaşamını yitiren Aydın Atınç isimli gerillanın cenazesinin ailesine verilmemesi uygulaması, yine son dönemlerde Siirt başta olmak üzere birçok yerde karşımıza çıkmaktadır. İnsan hakları savunucuları olarak kim olursa olsun, cenazelerin ailelere verilmemesinin, hukuk dışılığı açıkken, ayrıca aileye karşı yapılmış bir gayriinsani muamele olduğunu ve aileyi cezalandırmak anlamına geldiğini vurgulamaktayız. Bu tür hukuk dışı uygulamalara son verilmesi, toplumsal değer yargılarına saygı gösterilerek geleneklere uygun işlemler yapılmasını sağlamak gerekmektedir.

Biz insan hakları savunucuları olarak, yurttaşlarımızın kendilerini güven içinde hissettikleri, temel hak ve özgürlüklerine saygı gösterildiği bir ortamın tesisinden yanayız. Hak ihlallerinin, keyfi ve yasakçı uygulamaların, bizi ileri bir seviyeye taşımadığı açıkken, “salt güvenlikçi” bakış açısının, sadece devleti koruyan bir mentaliteyle ele alındığı ve çağcıl demokrasilerde yeri olmadığının da bilincindeyiz.

Erenkaya Köyündeki yasakçı ve keyfi uygulamaların takipçisi olacağımızı, bu coğrafyada bir daha köy boşaltma uygulamasına izin vermeyeceğimizi, ulusal ve uluslararası mekanizmaları işleteceğimizi duyururken başta TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu olmak üzere ilgili tüm resmi makamları konuyu araştırmak üzere bizzat Erenkaya’da yaşayan yurttaşlarımızla görüşmeye çağırıyoruz.

Av. Reyhan YALÇINDAĞ
İHD Genel Bşk. Yrd.

Bir cevap yazın