YSK’NIN SİYASETE MÜDAHALESİ SONA ERMELİ, KÜRTLERE YÖNELİK POLİS ŞİDDETİ DERHAL SON BULMALIDIR

YSK’nın, 7’si BDP’nin desteklediği 12 bağımsız aday ve ÖDP’li adaylarla ile ilgili olarak seçilme yeterlilikleri bulunmadığına dair kararı hukuki dayanaktan yoksun, ağır siyasal sonuçları olan bir karardır. YSK bu kararıyla “siyaset mühendisliğine” soyunmuş, siyasete doğrudan müdahale etmeye kalkmıştır. Yeni TCK’nın 53. maddesi gayet açık olup “memnu hakların iadesi” gibi eski ceza kanununda öngörülen bir düzenleme içermemektedir. Cezası infaz olmuş kişilerin ayrıca kamu hakları yasaklanmamış ise TCK 53. maddesi uyarınca infaz tamamlandıktan sonra kendiliğinden seçme ve seçilme haklarını kullanmaları gerekmektedir. Şayet özel bir kamu haklarından yasaklılık varsa 5352 sayılı Adli Sicil Kanunun 13 A maddesi uyarınca yasaklanmış hakların iadesi kararı alarak seçme ve seçilme haklarını kullanmaları da mümkündür. 12 bağımsız adayın durumlarına baktığımızda (öğrenebildiğimiz kadarıyla) hiçbirisi ile ilgili özel bir kamu haklarından yasaklılık kararı bulunmamaktadır. Dolayısıyla YSK, TCK 53. maddeyi uygulayarak almış olduğu yanlış karardan bir an önce vazgeçmelidir. YSK, askerlik belgesini sorun etmemeli, ÖDP’li adayların seçilme yeterliliğini de tanımalıdır.

YSK’nın bu kararı bir kez daha Kürtler ve sosyalistler söz konusu olduğunda temel hak ve özgürlüklerin yurttaşlar arasında eşit bir şekilde uygulanması yerine ayrımcılık yapılarak resmi ideolojinin öngördüğü biçimde davranıldığını göstermektedir. Bu karar, Kürt sorununun çözümünde hala yargı içinde güçlü bir direnç olduğunu göstermiştir. Ancak, Kürt siyasal hareketinin güçlü tepkisi ve kamuoyunun refleksi Kürt sorununun çözümünde umutlarımızın devamını sağlamıştır.

YSK’nın böylesi bir hukuk dışı karar alması siyasal iktidarın tutumu ile de ilgilidir. AKP iktidarı sadece kendi siyasal ihtiyaçlarını karşılamış, başta %10’luk seçim barajı olmak üzere antidemokratik düzenlemeleri devam ettirmiştir. İktidarın özellikle Kürtlere yönelik bu dışlayıcı tutumu ve Kürt sorunundaki çözümsüzlük politikası YSK gibi statükocu kurumları cesaretlendirmiştir.

YSK Müdahalesi Yetmezmiş gibi Protestolar Öldürme Amaçlı Polis Şiddeti ile Bastırılmaktadır

YSK’nın siyasete müdahale kararını protesto eden Emek, Barış ve Demokrasi Blokuna ve özelde Kürtlere yönelik polis şiddeti öldürmeye varmış, 20 Nisan günü Bismil’de bir gösterici öldürülmüş, üçü ağır çok sayıda gösterici yaralanmıştır. Diğer şehir ve kasabalardaki protestolar da şiddetle bastırılmakta, yaygın gözaltılar yaşanmaktadır. AKP iktidarının gösteri hakkına olan karşı ve düşmanca tutumunu kınıyoruz. Yaşamını yitiren İbrahim Oruç’un ailesine ve yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. İnsan avına çıkmış katillerin yakalanıp, adalete teslim edilmesini talep ediyoruz. AKP iktidarının halklarımız üzerinde uyguladığı polis şiddetinden bir an önce vazgeçmesini talep ediyoruz.

İHD GENEL MERKEZİ

Bir cevap yazın