YURTTAŞLARINI AJANLAŞTIRAN/POLİSLEŞTİREN BİR DEVLET, ÖZGÜR VE ÖRGÜTLÜ BİREY, TOPLUM İSTEMİYOR DEMEKTİR

Derneğimize başvuruda bulunan Umut Kara, 20 Eylül 1994 günü saat 08.00’de Sokullu-Öveçler’de bir arabanın önünde durduğunu ve arabadaki kişilerin kendisine kimlik sorduğunu belirtiyor. Kara, daha sonra Tofaş marka 06 S 9876 ya da 06 S 8796 plakalı bir araca bindirilerek Gölbaşı’na götürüldüğünü ifade ediyor.

Umut Kara arabadaki kişilerin emniyet teşkilatı istihbarat birimine mensup olduklarını söyleyerek kendisine çeşitli siyasal gruplar hakkında bilgi toplayarak ajanlık yapmayı önerdiklerini, bu teklifi reddettiğinde ise göl kenarında soyundurularak yere yatırıldığını ve 30 dakika süreyle bacaklarına, kaba etlerine sopa ile vurulduğunu söylüyor.

Kara, teklifi kabul edip etmeyeceğini bilmediğini söylediğinde, polislerin kendisini tekrar Öveçler’de aldıkları yerin biraz aşağısında bıraktıklarını, telefon rehberini aldıklarını; ayrıca İHD’ye uğramamasını, iki gün sonra tekrar görüşeceklerini belirttiklerini dile getiriyor.

Olay ulusalüstü insan hakları belgelerinde ve iç hukukta yer alan “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı”nın ihlal edilişinin tipik bir örneğidir.

Bir devletin polis devleti mi hukuk devleti mi olduğunun ölçütü devletin hukuk kurallarına öncelikle bağlı oluşunu ilan edişi ve buna uygun davranmasıdır.

Yurttaşlarını ajanlaştıran/polisleştiren bir devlet, özgür ve örgütlü birey, toplum istemiyor demektir.

Hüsnü Öndül
Genel Sekreter

Bir cevap yazın