2019 yılı itibariyle Türkiye’de en az 780 çocuk, anneleriyle birlikte cezaevinde yaşamak zorunda bırakılmış ve bu çocukların hayatlarında telafisi zor veya imkansız izler oluşmuştur. Toplumun her kesimini rahatsız eden bu durum ile ilgili insan hakları aktivistleri, barolar, sivil toplum ve meslek örgütleri sürekli olarak çözüm önerileri sunmalarına rağmen; çocuk haklarının korunması yükümlülüğünü taşıyanların bu önerilerin tamamına sessiz kalmaları, sorunun derinleşmesine neden olmuştur.
Türkiye’de bulunan cezaevlerinde anneleri ile yaşamak zorunda kalan çocuklardan ikisi de yakın zamanda kamuoyunda çokça yer edinen Eylem OYUNLU’nun henüz nüfus kaydı yapılmayan 1 aylık bebeği ve 2 yaşındaki kızı A. N. isimli çocuklardır. Eylem OYUNLU’nun resmi kayıtlara geçmeyen 1 aylık bebeğinin, gözyaşı kanal tıkanıklığı, 2 yaşındaki kızı ise A. N.’in ise kronik bronşit rahatsızlığı olduğu cezaevi doktoru tarafından yapılan muayene ile tespit edilmiştir. Cezaevi koşullarının bu çocukların hastalıkları üzerinde olumsuz etki yaratacağı şüphesiz olmakla birlikte anne Eylem OYUNLU’nun da henüz lohusa döneminde olduğu için kendisi hakkında tutuklama dışında bir tedbirin uygulanması gerektiği Ceza Muhakemeleri Kanununun 109. Maddesi gereğince sabittir. Sağlık hakkına erişim ihtiyacı bulunan her iki çocuğun annesi Eylem OYUNLU, Cumhuriyet Savcılığı tarafından çağrıldığı bir ifade işlemi akabinde tutuklanmış, tutukluluk durumuna ilişkin yapılan itiraz da ret edilerek hem kendisinin hem de her iki çocuğunun sağlık ile kişi güvenliği hakları yargı makamları eliyle ihlal edilmiştir.
Benzer bir vaka ile ilgili Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonucunda verilen lehe karar da yargı makamları tarafından göz ardı edilmiştir. 2 çocuğu ile birlikte Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevinde tutulan Şükran İRGE isimli kadın mahpusun Anayasa Mahkemesine yapmış olduğu başvuru sonucunda, Anayasa Mahkemesi 28/06/2016 tarihinde anne mahpusun tedbir başvurusunu kabul ederek kamu gücünü elinde bulunduran idarenin başvurucu mahpusun ve her iki çocuğunun maddi ve manevi bütünlüklerine karşı oluşan tehlikenin ortadan kaldırılması konusunda gerekli tedbirlerin alınmasına karar vermiştir. Anayasa Mahkemesinin bu kararına rağmen hâlâ onlarca çocuk anneleriyle birlikte sağlıksız koşullarda cezaevlerinde yaşamlarını sürdürmeye devam etmektedir. Türkiye’nin taraf olduğu ve yükümlülüklerini yerine getirmeyi taahhüt ettiği Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair Sözleşme’de yer alan “Çocuğun Üstün Yararını Gözetmek” ilkesiyle bağdaşmayan bu uygulamalar, onlarca çocuğun sosyal, fiziksel, bilişsel ve psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Anneleri ile cezaevinde tutulan çocuklar, gelişim dönemi evreleri göz önünde tutulduğunda çok kritik bir döneme denk gelen 0-6 yaş aralığında yaşama ve gelişimlerine katkı koyan tüm haklardan mahrum kalarak sağlıksız koşullar içerisinde yaşamak zorunda bırakılmaktadırlar.
Biliyoruz ki;
2015 yılı Temmuz ayından bu yana Türkiye’de tekrardan başlayan çatışmalı süreç ile toplumun her kesiminin uluslararası hukuk normları ve Anayasa ile korunan hakları ihlal edilmiştir. Bu ihlaller toplumdaki dezavantajlı gruplardan biri olan çocukların hayatları üzerinde telafisi çok zor izler bırakmıştır.
Hatırlatıyoruz ki;
– Eylem OYUNLU hakkında verilen hem ilk tutuklama kararı hem de tutuklama kararına karşı yapılan itiraz başvurusunun reddi kararı, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine aykırıdır.
– Çocuk Haklarına dair Sözleşme’nin, “Taraf Devletler, bu Sözleşmede yazılı olan hakları kendi yetkileri altında bulunan her çocuğa, kendilerinin, ana babalarının veya yasal vasilerinin sahip oldukları, ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler nedeniyle hiçbir ayrım gözetmeksizin tanır ve taahhüt ederler” maddesi tüm çocuklar için geçerlidir.
– Bir çocuğun ne olursa olsun gelişim dönemleri göz önünde tutularak annesinden ayrılmadan sağlıklı koşullar içinde büyümesi en temel haklarından biridir.
Bununla birlikte tüm bunlar sağlanamazken, aslen çocuk koruma sisteminin öznesi olan çocukların ceza adalet sistemi içerisinde olmaları, özgürlüklerinin kısıtlanması, üstelik yeni doğan ve hasta olan çocukların doktor raporlarına rağmen cezaevinde tutuluyor olması asla kabul edilemezdir. Bu doğrultuda;
– Çocukların yüksek yararı gözetilerek anneleri ile cezaevlerinde bulunan tüm çocukların sağlıklı koşullarda yaşamalarını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılmasını,
– Acil olarak ise 1 aylık bebek, 2 yaşındaki A.N. ve anneleri Eylem OYUNLU’nun tedavi ve sağlık hakkına erişimlerinin sağlanmasını,
– Anne Eylem OYUNLU’nun hem ilk tutuklama hem de tutuklama kararına karşı yapılan itiraz başvurusunun reddi kararının iptal edilerek tahliye edilmesini ve iki çocuğun özgürlüğünün kısıtlanmasına son verilmesini
TALEP ediyoruz!
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ
ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONU